26 Ağustos 2007 Pazar

Köpük ve Tırmık

Geçen hafta Köpük bir arkadasımla parkta yürüyüse cıktı. Arkadasımın bana anlattıgını size aktarıyorum.Büyük kedi, yavru kedi tırmığı kovalıyor. Tırmık gelip köpüğün arkasına saklanıyor. Köpük buyuk kediyi havlayarak kovalıyor. Daha sonrada tırmıkla koklansmaya baslıyor. Tırmıgı eve getirdi kopuk ve arkadasım. bir haftadır birlikteler. Sizlede bu guzel olayı paylasmak istedim.A ma kediyi beslemek istemiyorum. cunki kedi buyudukce sanırım kopuge zarar vericek. Arada kavga ediyorlar. Yicek, oyuncak kavgası. Kedi kopugun mamasını yiyor ve onun mamasının içinde yuvarlanıp duruyor. Tırmık çok akıllı ve cadı. Köpüğün elinden oyuncakları alıp tırmık atıyor. Şuan köpük kendini savuna biliyor. Ama sanırım tırmık biraz buyudugunde kopuk kendini bu kavgalarda koruyamıyacak.Şuanda tırmığa yuva bulmaya calışıyorum.sizdende guzel haberler bekliyorumBilge Kucukcal
Bu köşeye yazılarınızı göndermek için meralolcay@mynet.com

veteriner hekime sorun

Yedikule Hayvan Barınağı Veteriner Hekimliğini üstlenen Murat İlgün köpeğiniz hakkında sorularınızı yanıtlıyor.
Lütfen sorunuzu sormadan önce Köpekler hakkında bölümümüzü ve aşağıdaki soru ve cevapları inceleyiniz.
Veteriner Hekimimize Sorun
İsim:

Soyad:

E-mail Adres :

Sorunuz :


Veterinerimize sorun köşesi soru kategorileri --------- Seçiniz Diabet Mantar Aşılar ve İnsan sağlığı Gençlik Hastalığı ve Kusma Beslenme Eğitim Saldırganlık ve Isırma Üreme ve çiftleşme dönemi Kısırlaştırma ve Hamilelik Kulak ve Kuyruk Ortopedik Sorunlar Parazitler ve Uyuz Diğer hayvanlar Köpek sahiplenme
van kedim var çok tüy döküyor ne yapmam lazım Tüy dökülmesinin pek çok nedeni ve de dolayısıyla çok farklı tedavi yöntemleri vardır. Tüy dökülmesinin muhtemel sebepleri şunlardır: Stres , dengesiz beslenme , biotin yetersizliği, çiğ yumurta ile beslenme, gebelik, emzirme dönemi, ve neredeyse tüm deri hastalıkları
11 yaşında pekinens köpeğimiz var.küçüklüğünden beri ara ara nefes alma problemleri oluyor yani tıkanıyor.son günlerde yemek yerkende aynı şeyleri tekrarlamaya başladı.nedeni ne olabilir acaba yapabilecegimiz bişey varmı çok korkuyoruz Köpeğinizin büyük bir ihtimalle yumuşak damak sarkması problemi vardır. Ayrıntılı bir muayeneden sonra yapılan operasyonla bu şikayetinden kurtulabilir. Operasyon sonuçları oldça başarılı olmaktadır
4 yaşında kaniş cinsi köpeğim var.Son 2 gündür genitel bölgesinde kızılcık şeklinde ve renginde bir şey çıktı. Beni bu konuda aydınlatmanızı istiyorum.Köpeğinizin yaşı itibariyle gördüğünüz şey tümör olabilir
mrb.. sokakta bulduğum ırkını kangal mix olarak tespit ettiğimiz köpek sürekliucuk tuvaletini yapıyor kucuk damlalar halinde acaba bi problem olabilr miKöpeğinizin kesik kesik idrar yapması sistit (idrar kesesi iltihabı)'den kaynaklanıyor olabilir
11 yaşında dişi bir collie sahibiyim. kızım çişini tutamıyor. idrar ve kan tahlilleri normal. ancak zaman zaman uyurken ya da heyecanlanınca çiş yapıyor. ne yapabilirim? Köpeğinizin yaşı ırkına göre oldukça ileri. Köpeğinizin bel röntgeninin çekilmesi ve sinir sistemininin iyi bir muayenesi gereklidir
Terrier cinsi 2 yasinda olan dişi kopegimizde 2-3 gundur kusma gorulmektedir. poposunu yukari kaldirip on ayaklarinin ustune kafasina koyup saatlerde oyle duruyor.acaba nedendir.Köpeğinizin duruş pozisyonu onun ciddi bir sancı çektiğini gösteriyor. Köpeğinizi en kısa zamanda muayene ettirmeniz gerekiyor
Benim 2 yaşında bir köpeğim var.yaşına 17 ağs.girdi.ama çok hasta.ön ayağından sol,arkadan sağ ayakları titriyo. Ben küçük bir şehirde oturuyorum. Burdaki veteriner fazla bişey yapamadı.Köpeğinizde büyük bir ihtimalle köpek gençlik hastalığının sinirsel şekli var. Bu hastalık viral bir hastalık olup tam bir tedavisi mevcut değildir. Sinirlerde meydana gelen harabiyetin maalesef geri dönüşümü yoktur
13 yaşındaki Collie oğlumuz Badem'in kanında yüksek oranda üre var. Ayrıca AST başta olmak üzere 3 karaciğer enzimi de yüksek düzeylerde. Doktor kontrolündeyiz ama, üreyi düşürmek ve karaciğeri dinlendirmek için ne önerirsiniz? Beslenme yoluyla yapabileceğimiz ne var? Bu tip hastalıklarda kullanılan özel diet mamalar mevcuttur. Bu konuda veteriner hekiminizden bilgi alabilirsiniz
Parvovirüsler hayvanlardan insanlara bulasabilirmi insanlarad ne gibi enfeksiyonlara sebep olabilirKöpeklerde görülen parvo virus enfeksiyonu insanlara bulaşmaz.
Kedi besliyorum. Kedim bir ay önce doğum yaptı. Şuanda ağzında yaralar çıktı. Bunun için ne yapmam gerekiyorKedinizin en kısa zamanda bir hekim tarafından muayene edilmesi gerekir. Kedilerde pek çok sistemik hastalıkta ağızda yaralar oluşabilir. Bunlarda biride böbrek hastalıklarıdır.
Kuduz hale ülkemizde var mı ? köpeğimi aşılatmam gerekli mi?Kuduz hastalığı Avustralya ve Antartika hariç bütün ülkelerde görülmektedir. Ancak İngiltere, İrlanda, Norveç , İsveç, İspanya, japonya gibi ülkeler aldıkları önlemler sayesinde kuduz enfeksiyonundan yoksun olarak kabul edilmektedir.Ülkemizde ise kuduz enfeksiyonu oldukça sık görülmektedir. coğrafik konumumuz sebebiyle kontrolde maalesef mümkün değildir.Kedi ve köpeklere üç aylıktan itibaren kuduz aşısı mutlaka yapılmalı ve her sene tekrar edilmelidir.
Kedilere neden eğitim verilmez ?Kedilere eğitim verilebilir. Kediler köpeklere göre biraz daha özgür hayvanlardır. Özel ilgi ve eğitimle pek çok şeyi başarabilirler.
Bir rot'um var ve arka ayak 5 tırnak ve saf olmadığından süpheleniyorum bilgi verebilir misiniz ?Köpeğinizin arka ayak parmaklarında 5 tırnak olması onun melez olduğunun bir göstergesidir. Ama önemli olan aranızdaki sevgidir. Köpeğinizin melez olması onun ancak maddi değerini düşürür.
Beş yaşıda bir goldenım var. Dişi. Anüse yakın bölgedeki keseler iltahap yaptı. ileri derecede. Giz veteriner kontrolünde. Marmariste deneyimli veteriner yok. Ameliyat olması gerekiyor. Risk nedir acaba. Bana yardımcı olursanız size minnettar kalırım. iyi çalışmalar diliyorum.Köpeğinizde anal kese iltihaplanması mevcut. Bu bölgede yapılan operasyonlar her zaman risklidir. Bu operasyonlarda ençok gözlenen komplikasyon devamlı dışkı kaçırmadır.
Leptospiro hastalığının tedavisi var mı?Leptospirosis hastalığının tedavisi mevcuttur. Ancak hasta iyileşse bile hastalık etkenlerini uzunca bir zaman idrarı ile çıkarır. Hastalık zoonoz (insanlarla hayvanlarda gözüken ve birbirine bulaşabilen hastalık) olup bu yönüyle insanlar için tehlikelidir.
8 yaşında bir kedim var.asla sokağa çıkmayan temiz bir kedi.sorularım şu olacak;kedimin sol gözünde parlaklık azalması var mat duruyor özellikle geceleri parlamıyor.mama olarak kuru mama dışında hiç bir şey yemez.acaba ciddi bir sorunun habercisimidir?diğer sorunda sizde ücretli muayene varmı?Kedinizin en kısa zamanda bir veteriner hekim tarafından muayene edilmesi gerekir. Kediniz görme duyusunu kaybedebilir.
.. yedi buçuk aylık olan goden retreıver cinsi köpegimi ne kadar sürelerde yıkamam doğru olur bu konuda yardımcı olabilirmisinizKöpeğinizi ayada bir kere köpek şampuanı ile yıkayın. Köpek yıkamada ana kural az şampuan bol su kullanmaktır.Köpeğinizi yıkarken insanlar için hazırlanmış şampuanlardan kullanmayın.
Benim bi kedim var sokakta buldum yavruyken, ama evden atılmış çünkü insanlara ve ev yemeklerine kuru mamaya alışık ben onu eve aldım ama sürekli alt dudağı şişiyor ne yapmalıyım sizce onu öyle gördükçe içim gidiyor ama o şişlik bir kaç gün sonra iniyorKedinizde büyük bir ihtimalle alerjik bir hastalık var. Hastalığın ciddi olduğu kanaatinde değilim, ama yinede bir veteriner hekime başvurabilirsiniz.
Hiç bir köpek 20 yaşına kadar yaşarmı?Nadirde olsa 20 yaşı geçen köpeklerde görülmüştür
Benim köpeğim 1 buçuk aylık dalmaçyalı cinsi bir köpek.bize geldiğinden beri çok sık idrara çıkıyor. kendi yatagına yatarken idrarını yapıyor.bunun nedeni sizce nedir?Köpeğiniz oldukça küçük. Sinir sistemi gelişimini tamamladığında tuvaletini tutmayı öğrenecektir. Biraz sabırlı olmanız gerekiyor
Bende bir tane çoban kırması yavrusu var 1 mayıs dogumlu. Sol öl ayak patiğinin yere basan kısmının yumuşuk dokunda hafif bir kesinti var ve bundan kaynaklanan aksama:neler yapabilirim. Ne gibi tedavi uygulayabilirim Bu konuda sizin yapabileceğini bir şey yok.Hastanızın veteriner hekim tarafından muayenesi gerekli
Benim kızım 14 yaşında.1.5 sene önce kısırlaştırıldı.3 ay öncede kalbinin büyüme yaptığını öğrendik ve artık her gün ilaç kullanıyoruz. Kullandığımız ilaçlar digoxin,enapril,lasix.sormak istediğim bu ilaçların yan etkileri varmıdır ve köpeğimde nelere dikkat edebilirim. Daha uzun ve sağlıklı yaşayabilmesi için.cinsi chihiua Köpeğinizin ilaçlarını kesmeyin.Kilosunu devamlı kontrol altında tutun. köpeğinize mutlaka tuzsuz diet uygulayın.Mümkünse kalp hastaları için hazırlanmış özel diet mamalardan verin.Her ilacın olduğu gibi bu ilaçların da yan etkileri vardır. İlaçları dozlarının ayarı için hastanızın devamlı bir hekim tarafından kontrol altında tutulması gerekir.
sirozlu bir köpeği nasıl tedavi ediyorsunız?Karaciğerde siroz gözükmesi mevcut hastalığın artık son aşamasıdır. Siroz geri dönüşümsüz bir olaydır ve dolayısıyla günümüzde bir tedavisi yoktur. Tedavi olarak ancak siroza neden olan etkenler ortadan kaldırılıp hastalığın ilerlemesine yönelik tedavi yapılabilir
Barınaktan terier almıştım sanırım 7-8 yaşlarında vücudunda siğile benzer şeyler çıktı beslenmesıne de dıkkat edıyorum kanser belırtısı fln mı acabaGördüğünüz şeyler iyi huylu tümörlerdir. Kötü huylu tümörler kanser olarak isimlendirilir. Bu oluşumlar çoğunlukla kendi haline bırakılır.Çok yoğun olduklarında, yaralanıp kanadıklarında, göz kapağı ve ağız gibi hareketli bölgelerde olduklarında operasyonla alınmaları gerekebilir.Operasyon genel anestezi altında ve koterle yapılır
Köpeğimi ısırdılar. Kuduz olup olmadığın nasıl anlarım?Isırılan köpeğinizin kuduz olup olmadığını anlamak mümkün değil. Dünyada henüz bunu anlayabileceğimiz bir test yok. Ancak ısıran köpeğin 10 günlük bir karantinadan sonra ölmesi durumunda yapılan testlerle teşhis yapılabilir. İstanbulda bu hizmeti pendik hayvan hastalıkları enstütisi vermektedir.
küçük bir kedi yavrusunu sokaktan aldım gözünde bir sorun var ama çözemiyorum göz teramisini aldım biraz düzeldi ne yapabilirim? Yavru kedilerde herpes viruslere bağlı göz hastalıkları oldukça sık gözlenir. Tedaviye geç kalınırsa kediniz kör olabilir. Veteriner hekime gösteriniz.
erkek bir kedim var ben onu bulduğumda taş çatlasın 3 haftalıktı şu anda dişleri çıkıyor öndeki tek dişi düştü ve yenisi çıktı fakat diğer dişi düşmeden yanında 1 tane daha çıkıyor ve ağzı kanıyor sızıntı şeklinde ve doğal olarak kötü kokuyor kendisi patleriyle ittirerek 2 haftadır düşürmeye çalışıyor. Fakat bakıyorm en ufak bi sallanma bile yok ağrıda yapıyordur diye novalgin damla veriyorum arada 3 damla ne yapacağımı şaşırdım bu doğalmı değilmi bölemi olur bazı kedilerde bilmiyorum çözemedim bu benim 2 kedim ilk kediminde dişleri önce düşüp sonra çıkmıştı ama bu böle oldu paniklemeye başladım bana bu hususta ne yapmamı önerebilirsiniz Kediniz süt dişlerini dökmeye çalışıyor. Bazı durumlarda süt dişlerinin düşmesinde problemler olabilir. Kediniz süt dişlerini düşürmeden kalıcı dişler çıkmaya çalışırsa çene yapısı zarar görebilir. Kedinizin düşmeyeen süt dişlerinin çekilmesi gerekli.( İnsan için olan hiç bir ilacı veteriner hekiminiz önermediği sürece kedinizde kullanmayınız)

ARKADAŞLAR GOOGLEYE GİRİP YEDİKULE HAYVAN BARINAĞI YAZIN İL BAŞLIĞA TIKLAYIN SONRA SOLDA VETERİNER HEKİM YAZISINA TIKLAYIN SORUNUZU SORUN BU YAZI SADECE BİLGİ EDİNMENİZ İÇİN ALINAN BİR ALINTIDIR

yedikule hayvan barınağı

Yuva Arayan köpeklerimiz için tıklayınız >>
Barınağımızda Dalmaçyalı, Doberman, Rotweiller, Kurt, Kangal, Kaniş, Terrier, Fino gibi sevgi verilip sonra evinden atılmış cins köpeklere veya yavru, hasta, sakat sokak köpeklerine tekrar hakettikleri ilgiyi geri verebilirsiniz.
Sahiplenilmeyi bekleyen köpeklerimizi evlerinize götürüp bakabilir veya evlat edinip hamileri olabilirsiniz.
Sahiplendirme sistemimiz..
Ziyaret saatleri (10:30-15:00 arası) barınağımıza gelmeniz gerekiyor.
Kimlik belgesi, ikametgah veya elk su tel faturası gibi adresinizi belirten bir evrak istiyoruz.
Formlarımızı dolduruyoruz ve sizleri tanımaya çalışıyoruz.
Siz barınağımızdan bir dost seçerseniz bizde bakabileceginize emin olursak seçtiğiniz köpeğin cins ve özelliğine göre ihtiyaç maddeleri (ilaç, aşı, kanser ilacı, mama, vb.) kartşılığında sahiplendiriyoruz..
Meral OLCAY, Gönüllü Barınak Yöneticisi
Adres:
Yedikule Sahil Yolu, surdibi, eski havagazı deposu
Tel:
(212) 633-5857
Cep:
(535) 712-6390
E-posta:
olcay.meral@gmail.commeralolcay@mynet.com meralolcay@yahoo.com
Kroki:

Yuva bulan şanslı köpeklerimizini görmek için tıklayınız
Gelin, hami olun...
Yedikule hayvan barınağı, istediği halde evinde bir hayvan bakamayanlara farklı bir seçenek sunuyor.
Köpek sahibi olmak isteyip de evinde bakabilecek fiziki imkanları bulunmayan ya da alerji vbg. gibi nedenlerle evde bakmak istemeyenlerin, bir köpeği evlat edinmesi için bir kampanya başlattık. Yaşlı, sakat ve muhtaç, yuva bulma şansları çok daha az olan köpeklerimize sahip çıkmak isterseniz, köpeğin özelliklerine göre adoption ve bakımı karşılığında ayda bir çuval kuru mamaya ona hamilik yapabilirsiniz.
Hamisi olduğunuz köpek barınakta özenle bakılmaya devam edilecek ve aynı zamanda sizede bir canlıyı ailenize katma zevkini yaşatacaktır. Eğer isterseniz bir kaç günlüğüne evinizde misafir edebilir gezdirebilirsiniz. İstediğiniz zaman onunla zaman geçirebilirsiniz. Kampanya ya katılarak barınaktaki bir köpeğin hamiliğini üstlenebilir, haftasonları onunla vakit geçirebilirsiniz.
İsterseniz online olarak bir çuval mama alıp barınağımıza teslim edilmesini sağlayabilirsiniz. www.clubsafari.com.trMama bağışlamak için tıklayınız>>
Yuva Arayan köpeklerimiz için tıklayınız >>

Yukarı

gerçek hikayeler

Köpük
Yaklaşık bir ay önce merterde evime giderken, tasma, ilac vs malzemeler almak için bizim komşu vet klinigine uğradım. Aksam saatiydi (her zamanki gibi barınaktan erken çıkıpevime gidememiştim. Bir türlü beceremiyorum eve erken gitmeyi. Ayaklarim hep geri geri basıyor. Aman şu köpege de bakayım öbürünede bakayım, kontrol edeyim sularını devirmişler mi, ıslaktamı yatiyorlar vb)ugras mesgale yogunluk hic azalmıyor..
Neyse klinikten içeri girdim, kapının yanındaki kafeste tertemiz pırıl piril bir beyaz köpecik. "bunun ne isi var burda" dedim. çünkü pet satışı olmadığını biliyordum. Kuafor arkadaş "sormayın" dedi. "sokakta bulduk, çocuklar getirdiler. berbat olmuştu. Bende temizledim, fırçaladım, yıkadım. Belki de sahibi gelir arar diye 2 gündür bakıyoruz ama daha fazla bakamayız" dedi. Bu arada haftasonu klinik kapalı bu köpeciği ne yaparız diye de hayıflanıyordu.
Ben hemen sazan gibi atladım "kısırlaştırmadan asla yuva aramayın. Ben resmini çekiyorum sizi ararım yuva bulamazsak da barınağa alırım" dedim.
3 gün sonra klinikten aradılar "pazar günü kapaliyiz bu köpegi aldırabilir misiniz" diye .. "Eeeeh" dedim içimden "işimiz iş yani, selam verdik borçlu çıktık." Hemen yollamak istiyorlar kolay degil çiş kaka temizlemek. Kaka ve çis konusuna gelince bugün yaşadığım bir olay aklıma geldi, öğleden sonra saat 14.30 gibi bir bayan barınağa geldi ortalik yikiliyor hav hav seslerinden çünkü haftasonu yemek arabası erken geliyor. Bizim ahali hep bir ağızdan "haydi dağıtın yemekleri, neyi bekliyorsunuz acıktık" der gibi hav hav da hav hav.. Kafam şişti zor duyuyorum bayanı. Ddediki "10 yaşında köpeğimiz var artık bakamıyoruz" "aa aa nedenki" dedim "10 sene nasil baktınız" . "Çişini kakasını temizlemek sidik kokusu vb zor oluyor. annemde evde istemiyor yani sokaga mi atayim" gibi sitemkar bir tavır içindeydi..
Zaten benim bende patlamak üzereyim. "Bir küçücük köpeğin sidik ve kaka kokusundan rahatsız oluyorsunuz. Ben ne yapayim sizce. 2000 köpek sürekli dışkı yapıyor ve süreklide temizlik yapılıyor. Bu bize hiç de zor gelmiyor bizler nasıl yiyor içiyor sonunda fiziksel olarak rahatlıyor, sifonu çekiyorsak, onlarda aynı. Bizde koğuşları temizleyerek sifonu çekmis oluyoruz bu o kadar buyuk bir sorun degil kusura bakmayin" dedim.
Sanırım içinden epey söylenerek gitti. Bu arada hep karşılaştığım seylerden biride su soz "biz barinaginizi biliyorduk ve surekli takip ediyoruz.. bir sorunumuz var yardimci olabilirmisiniz diye geldik". cumlesiyle bitiyor. Hep bu ayni senaryo bir insan surekli izledigi takip ettigi barinagi neden desteklemez. 1 paket makarna 1 lt sut gondermeyi akil etmez ama kopek birakmak icin caba sarf eder arar bulur barinaga gelir. Anlamakta zorlaniyorum insanlarin çok buyuk bir çogunlugu boyle. Bana cok garip geliyor.
Ben olsam hayvanda seviyorsam guvendigim bir barinagin gonullusu olurum desteklerim yardim ederim manen, madden veya bedenen herkesin yapabilecegi bir sey mutlaka vardir ondan sonra karsima cozemeyecegim bir sey gelince yardim istemek icin bir hak gorebilirim kendimde. Ama öyle olmuyor sadece sorun olunca yedikule ve meral olcay akillara geliyor. Neyse konuyu dağıtmayayım mesajlarimi verdikten sonra devam ediyorum kopuk e..
Klinik bir güvenilir taksiyle barinaga yolladi sepet icinde aldim. Allahim yarabbim ne hareketli hic yerinde durmuyor hiperaktif ve sureklide havliyor. "yandik, klinikte uslu uslu oturuyordu barinakta cildirdi .insaallah en kisa zamanda sana yuva buluruz" dedim. Ayni hafta hemen kisirlastirdik 1 hafta sonra kismeti cikti ve begenildi islemlere basladik evraklari getirdiler ertesi gun yeni yuvasina gitti ismini barbi koymustum. Barbi yeni evinde cok mutluydu anneside onu cok seviyordu ona dostum diyordu fakat mutluluk uzun surmesi aileden yasli bir insanin rahatsizlanmasi ve barbinin kaldigi eve getirilme karari alininca barbiye tekrar barinak yolu gorundu eh iste kadersiz..
Barbi henuz 7 aylik oldugu icin daha cocuk bizleri gordu gene basladi havlamaya kosusturmaya ne yapalim tekrar yuva arayacagiz cunki genc ve sansi vardi.
Barbi nin kismeti acilmadi dedim ki evde kaldi cunki kıpır kıpır bu kadar hiperaktif kopegi sahiplenmek cesaret ister.. Umudum tukenmek uzereydi..
Fakat sans barbiden yana dondu sabah sitemize girdim ilan panosunda onaylanmayi bekleyen bir ilan dikkatimi cekti gece konulmus siteye..
İlani okumadan resme baktim aaa bu bizim barbi evet o mesaja baktim dogru tespit merterde 1 aydir kayip kopegimiz kopuk ne olur goren haber versin gibi bir ilan hemen mesaj yazdim kopuk bizde arayin diye..Aradilar barinaktaki resmini yolladim evet o dediler ve yola ciktilar..
Yarim saat sonra barinaktaydilar barbi eski ismi kopuk bahcedeydi onlari gordu ve derhal tanıdı çıkardim bahceden masanin ustune koydum yalamalar simarikliklar basladi hemen aile evet bu kopuk dediler.kopuk dogru kuafore tras ve banyoya dogru yola cikti..
Hayat tesaduflerle dolu ben tesaduf alisveris icin klinige ugramasam, kopuku gorup hic ilgilenmeseydim, bakamazsaniz bana yollayin demesem kopuk hala sahiplerine kavusamayacakti. Kaybolma oykusude enteresan tatile gidecekleri yer kopek kabul etmeyince bir arkadaslarina birakiyorlar ve o da kacti diyor yani yalnis insana bir can emanet etmisler.
Bu aci bir ders oldu onlar icin 1 aydir uzuntuden kahroldular ama mutlu sona kavustular. Tavsiyem sonunda üzülmemek için sizi kopeginizle kabul edecek tatil yerleri arastirmaniz veya hic tatile gitmemeniz olacaktir . Belki biraz bencillik gibi oluyor ama kopek sahibi bir insanin her durumda bir cozum olabilecek alternatifleri olmali..O ailenin bir ferdi ve 15 sene birlikte yasanacak o zaman o da tatile gelecek veya gidilmeyecek veya aile buyuklerine emanet edilecek anneanne babaanne gibi...

KÖPEĞİNİZİ TANIYIN

Köpekler doğdukları andan itibaren insanlara karşı sevgi duyarlar. Bu şekilde dünyaya gelen tek hayvan türü köpektir.
Bu nedenle siz köpeklere yakınlık göstermeseniz de onlar sizi çoktan benimsemiştir. Yeni aldığınız köpeğiniz sahibi olduğunuzu hisettiği andan itibaren kokunuzu benimsemiştir. Bulunduğu mekanlarda özellikle sizin eşyalarınızın üzerine uyumayı tercih eder. Sizin kokunuz onu rahatlatır.
Annesinden yeni ayrılmış olan köpek sahibini en yakın dostu olarak görmektedir. Köpeklere davranışlarını kontrol edebilmeleri için yardım ettiğiniz taktirde sizin sadık dostunuz olmamaları için hiç bir neden kalmayacaktır.
Köpek pedagojisi artık bu aşamada size yardımcı olmaya başlıyor. Pedagoji uzmanları köpeklerin gelişim sürecini takip altına alarak köpeklerin yönlendirmeye çalışırlar. Köpeğinizin kendi kontrolünü sağlayabilmesi adına eğitilmesini istiyorsanız eğiticinin ciddi bir eğitim almış olmasına dikkat etmelisiniz. Eğiticiler her köpek ırkına ve cinsiyetine göre farklı bir eğitim yöntemi seçerler. Ayrıca verdikleri eğitimde köpeğin sahibinin kişiliği de rol oynamaktadır.
Köpekler 2-3 günlük oldukları günden yaşamlarını devam ettirdikleri güne kadar öğrenmek için hazırdırlar. Uzmanlar ise köpeklerin 6 ve 8. haftalarında eğitilmeye başlanmalarının daha iyi olacağı düşüncesindedirler. Çünkü araştırmalar köpeklerin 6 ve 8. haftaları arasında oldunlaşma dönemine girdikleri ortaya çıkmıştır.
Fiziksel olarak gelişen köpeğe yeterli ilgi gösterildiğinde zekası da o derece gelişecektir. Henüz yavru olan bu köpeklere ciddi anlamda bir eğitim verilemez. Bu dönemde verilen eğitimin amacı gelecekte alacağı eğitime hazırlanmasıdır. Sürekli kapalı mekanlarda kalan ve dış çevreyle yakın ilişkilere giremeyen köpekler ise eğitim almış köpeklerle kıyaslanamazlar.
Evde yapılan eğitimlerde köpeklere sürekli söylenilen komutlara uyması gerektiğini öğretmeye çalışmak asıl yapılması istenilen değildir. İstenilen köpeğin insanların yaşayış biçimine alıştırmak ve öğrenme sınırını aşmasını sağlamaktır. Bu dönemde verilen eğitim köpeğin gelecekte karşısına çıkacak zor eğitimlerin üstesinden gelmesini sağlayacaktır.
Köpeğinizin size göstermiş olduğu yakınlığın, sizde ona aynı yakınlığı göstererek davranışlarınızla karşılık verin. Memnun kaldığınız durumlarda ise köpeğinizi ödüllendirmeniz oldukça faydalı olacaktır. Köpeğinizi cezalandırmanız da onu ödüllendirmeniz kadar önem kazanmaktadır. Gerektiği yerlerde onun hata yapmasına izin vermeli ve onu cezalandırmalısınız.
Köpeğinizi ödüllendirirken ya da cezalandırırken bunu hakettiğine emin olun. Bu şekilde köpeğiniz hani durumlarda ödül ya da ceza alacağını bilecektir.
Köpeğinizi sürekli cezalarla eğitmeyin. Ceza alacak davranışlar sergilediğinde, onu ödül alacağı davranışları sergilemesine yönlendirin. Böylelikle köpeğiniz motive olacaktır.
Köpeğinizi cezalandırırken ona asla vurmayın. Vurarak onu cezalandırmanız köpeğin şiddeti örnek almasına neden olabilir. Onu cezalandıracağınız zaman bunu onu azarlayarak yapmanız daha olumlu sonuçlar almanızı sağlayacaktır.
Köpeğinizin yapamayacağını düşündüğünüz konularda onu zorlamayın. Köpeğiniz bahçaedeki kediyi kovaladığında muhtemelen sizin sözünüzü dinlemeyecektir. Henüz yavru olan köpeğiniz bu gibi durumlarda komutlara uymayı ancak zamanla öğrenecektir.
Köpeğiniz dışarıda tuvaletini yapmasını sağlamak için iyi bir gözlemci olmalısınız. Onu dışarıya çıkardığınızda nerelere tuvaletini yaptığına dikkat edin, köpeğinizin tuvaleti geldiğinde davranışlarına dikkatle izleyin. Evde bulunduğunuz zamanlarda köpeğinizin aynı davranışları sergilediğini gördüğünüzde onu hemen dışarı çıkarın ve daha once tuvaletini yaptığı yerlere götürün. Köpeğinizi tuvaleti için dışarı çıkarırken, ona her defasında aynı komutu kullanın. Böylece köpeğiniz zamanla bu komutu her duyduğunda ne yapması gerektiğini bilecektir.
Köpek sahiplerinin bir çoğu onların hoşlarına giden her şeyi çiğnemelerinden şikayetçidir. Siz bu durum aengel olmak için yavru köpeğinize çiğnemesi için bir takım oyuncaklar temin edin. Oyuncağını tanıması onun evde bulunan diğer eşyaları çiğnemesini önleyecektir. Özel eşyalarınızdan birini çiğnemeye başladığını gördüğünüzde ise ona Hayır diyerek oyuncaklarını verin. Yavrunuzun, özel eşyalarınızı hiç bir şekilde dişlerinin arasına almasını istemiyorsanız onların köpeğiniziin hoşlanmayacağı şekilde kokmasını sağlayabilirsiniz. Bu şekilde köpeğiniz o eşyalara yanaşmayacaktır.
Köpeklerin çoğu insanların üzerine hoplamayı severler. Fakat siz köpeğinizin bu şekilde davranmasını istemiyorsanız onu oturmaya alıştırmalısınız. Köpeğinizin yemek vakti geldiğinde avucunuza aldığınız mamayı o oturur duruma geçtikten sonra verin. Köpeğinizi insanları otururken karşılaması için alıştırmalar yapın. Köpeğinizin davranışlarını ödüllendirmeyi unutmayın.

Öneriler

Tüm seçenekleri gözden geçirmeden hayvan sahiplenmeyiniz.
Evinize aldığınız ve bakamayacağınızı düşündüğünüz hayvanları sokağa bırakmayınız.
Elinizden geldigince ikamet ettiğiniz yerlere yakın barınak ve derneklerle irtibata geçerek çalışmaları hakkında bilgi alınız. Bölgeniz için daha yapıcı çalışmalar yapmaları için teşvik ediniz.
Hayvan almaya karar verdiğinizde, hayvan hastanelerdeki ilanları, barınakları ziyareti, çevrenizdeki sokak hayvanlarını sahiplenmeyi öncelikli tutunuz.
Çevrenizdeki sokak hayvanlarını kısırlaştırıp, aşılatınız. (Veteriner hekimlerden kısırlaştırma kampanyası )
Kontrolsuz üreme, sokak hayvanları için olduğu kadar insan yaşamını da olumsuz yönde etkilemektedir.
Yetkililerin kısırlaştırma/aşılama çalışmalarına yardımcı olunuz.
Petshop'larda veyahut da hayvan satılan yerlerde gördüğünüz olumsuzlukları yetkililere bildirmekten çekinmeyiniz.
Aşılı ve secereli olarak satılan ve hasta olan hayvanları petshop'lara geri vermeyin ve aşı belgesi veren veteriner hakkında sikayette bulunun.
İmkanlarınız el verdiğince hukuk literatürünü gözden geçirerek sizin ve de hayvanların sahip olduğu haklar hakkında bilgi edinin. (Hayvanları Koruma Kanunu Tasarısı)
Sahipsiz hayvan sorunun kaynağı biz insanlarız. Bizler sorumluğumuzu üstlenmediğimiz sürece bu sorunların sonu gelmeyecektir.
Stray Hearts, PANProtection of Animals in Need
Sokağınızdaki hayvanlara günde 5 dakika ayırarak çok, daha mutlu ve sağlıklı olmalarını sağlayabilirsiniz
Önce sokağın uygun bir yerine bir kap temiz su koyun.
Su, yaşamdır. Birçok sokak hayvanı su bulamadığı için ciddi sağlık sorunları ile karşı karşıya kalır. Su, bir hayvanın hem sağlığı hem de temizliğine devam edebilmesi için gereklidir. Sokak kedilerinin kirli görünümlerinin sebeplerinden biri de su bulamayışlarıdır. Güvende olmayan ve tükürüğü ile kendini temizleyecek kadar su içememiş olan bir kedi kendini temizlemekten uzak durur. Kuşlar ve köpeklerde sizin yapacağınız bu küçük vahadan faydalanacaklardır. Sokak hayvanları için büyük hazır pet su kaplarından birini keserek güzel bir su kabı yapabilirsiniz. Daha sonra su kabını sokağın uygun bir yerine (çöplüğe ya da arabaların sıkça park ettiği bir mekana değil) koyabilirsiniz. Sizin gibi hayvan dostları ile işbirliğine giderek su kabının her gün taze su ile dolu olmasını sağlayabilirsiniz. Bu arada su kabının kirli ya da pis olması halinde ya kabı temizlemeyi ya da yeni bir kap ile değiştirmeyi ihmal etmemelisiniz.
Evde artan ama bozulmamış yiyecekleri temiz bir kap içinde sokağın uygun bir yerine bırakın.
Hepimiz öyle veya böyle yenmeyen yemekleri çöpün derinliğine boşaltma kolaylığını tercih ederiz. Oysa ki yemek pişerken artan ya da yenmeyip kalan yemekler sokak kediler için altın değerindedir. Ama artan yemekleri kedilere verirken dikkatli olmalısınız. Bozulmuş yemekleri kesinlikle sokak hayvanlarına vermeyin. Hatta bozulmuş yemekleri çöpe atmak yerine tuvalete dökmelisiniz. Zira çöplüğü karıştıran hayvanlar için bozulmuş yemekler öldürücü olabilir. Sokak hayvanlarına yemek verirken çevreyi de kirletmemek adına yemekleri mümkün olduğunca bir kap içinde verin. Sokak hayvanları için büyük hazır pet su kaplarından birini keserek güzel bir yemek kabı yapabilirsiniz. Daha sonra yemek kabını sokağın uygun bir yerine (çöplüğe ya da arabaların sıkça park ettiği bir mekana değil) koyabilirsiniz. Eğer sokak hayvanları için daha fazla emek harcamak isterseniz (ki ne kadar faydalı bir iş yapmış olursunuz), onlara yemek de pişirebilirsiniz. Bir parça et ile pişirilmiş makarna ya da marketten getirirken kırılmış yumurtalardan yapılma bir omlet sokak hayvanlar için ne kadar faydalı olacaktır.
Sokak hayvanlarının kısırlaştırılmasına yardımcı olun.
Kısırlaştırma veteriner desteği gerektiren bir operasyondur. Bu sebeple maddi bir destek gerekmektedir. Bununla birlikte birçok veteriner sokak hayvanlarının kısırlaştırılması çabalarına ciddi destek vermektedir. Tek başınıza ya da sizin gibi hayvan dostları ile birleşerek sokak hayvanlarının kısırlaştırılmasına yardımcı olabilirsiniz. Kısırlaştırma açısından öncelikle erkek hayvanların tercih edilmesi daha doğru olacaktır. Zira erkek hayvanların kısırlaştırılması hem daha ucuz hem daha kolaydır. Erkek bir hayvanın kısırlaştırıldıktan bir gün sonra günlük yaşamına dönebilirken dişi hayvanların kısırlaştırılması tam bir operasyon gerektirmekte ve dişi hayvanların günlük yaşama dönebilmesi için en az bir hafta kontrol altında tutulması gerekir. Eğer dişi hayvanları kontrol altında tutabilme imkanınız varsa tabii ki dişi hayvanları da kısırlaştırabilirsiniz. Ama kontrol süresi boyunca çok dikkatli olmalısınız. Kısırlaştırma operasyonu öncesinde sokak hayvanlarını yakalamaya çalışırken nazik ve dikkatli davranmalısınız. Operasyon sonrasında mutlaka minimum kontrol süresi boyunca onu gözetiminiz altında tutmalı ve sokağa bırakmamalısınız. Özellikle anestezi sonrasında hayvanların bilinçleri tam açık olmadığından ayılana kadar olası kazalara uğramamaları için kapalı tutulmaları gerekir. Ayılma süresi boyunca su veya yiyecek verilmemelidir.
İstanbul’un bir türlü önüne geçilemeyen sokak hayvanları problemine İstanbul Veterinerler Odası kalıcı bir çözüm üretme yolunda ilk adımı attı. Şehrin bütün semtlerinde yaşayan, mahalleli tarafından iyi-kötü bakılan ve üremesine engel olunamayan sokak hayvanları bir kampanya ile kısırlaştırılacak. İstanbul Veteriner Hekimleri Odası, kendilerine bağlı 220 kliniğin katıldığı kampanyayla bir yıl içinde en az 5 bin hayvanı kısırlaştırmayı hedefliyor. Ancak kampanyanın verimli olabilmesi için İstanbulluların da destek olması gerek.Veteriner hekimlerden kısırlaştırma kampanyası >>
Hasta sokak hayvanlarının sağlık desteği almasını sağlayın.
Hasta sokak hayvanları tamamıyla sizin yardımseverliğinize muhtaçtır. Onlara sağlayacağınız sağlık desteği yaşam kurtarıcıdır. Eğer veterinere götürme imkanınız yoksa ve size yakınlık gösteriyorsa (tutabiliyorsanız), yaralı bir sokak hayvanı eczanede satılan Betadin gibi acıtmayan tendürdiyotlar ile pansuman yapabilir, tahriş olmuş akan gözlerine yine eczanede satılan antibiyotikli göz damlalarından damlatıp göz pomadı (Teramicyn) sürebilirsiniz. Ama en doğru çözüm onun bir veterinerce görülmesini sağlamaktır.
Sokak hayvanları için doğal barınaklar oluşturun ya da mevcut barınaklarını korumaya çalışın.
hayvanlar sessiz ve güvenli köşeleri severler. Aslında hayvanlar için barınak oluşturmak sanıldığı kadar da zor bir şey değildir. Çevrenizdeki olanakları gözden geçirebilirsiniz. Mutlaka onlar için güvenli bir köşe bulabilirsiniz. Özellikle kış aylarında hiç bir şey yapamıyorsanız naylon poşetlerle kaplanmış paket kutularını sokağın güvenli ve ıslanmayan yerlerine bırakarak uzun soğuk kış gecelerine karşı onlara bir parça daha koruma sağlayabilirsiniz. (Geçen kış balkonumuzda A4 kağıt kutularını Migros'un naylon poşetleri ile kaplayıp üç dört tane kedi evciği yaptık. Biraz paket bandı, makas sayesinde yaptığımız ve kışa karşı koruma sağlayan bu evcikleri balkona koyduk. Diyebiliriz ki, her kutuda iki kedi sığışmaya çalışarak soğuk kış gecelerini bir ölçüde olsun rahat geçirdiler.)
Kaynak:kedimveben 'den alıntılar yapılmıştır
Bir de İbrahimağada bir klinik var. İbrahimağa’da Nautilius’un karşısındaki bir klinik var. Kısırlaştırma merkezi olarak değil, klinik hizmeti veren bir bakım merkezi. Sokak hayvanları ücretsiz olarak kısırlaştırılıyor. Çok yakında röntgen cihazı gelecek. Kırık operasyonlarına da başlayacak. Orada 2 hekim ve 1 teknisyen arkadaşımız bulunuyor. Yaralı yada kısırlaştırmak istediğiniz sokak köpekleri, kedilerini buraya getirebilirsiniz.Telefon: 216 336 70 77

Köpekler 3 yaşında çocuk zekasına sahip

Köpeklerin insanın en sadık dostu olduğu söylenir. Bilimsel araştırmalar bu sözü doğrular nintelikte sonuçlar verdi. Son araştırmalar, köpeklerin 200’den fazla sözcüğü idrak edebildiğini ortaya koyuyor.
Köpekler sahiplerin konuştukları belli başlı sözcükleri anlıyor, özellikle veteriner, banyo, çocuk, ev gibi sözcüklerin ne anlama geldiğini algılayabiliyor. Köpekler, 200 sözcük sınırı içinde nesneleri gösterebiliyorlar ve sözcük dağarcıkları papağan ve yunuslarda olduğu gibi ‘öğrenme’ ile genişletilebiliyor.
Yapılan deneyde, bir odaya köpeğin daha önceden tanıdığı ve bir adet de daha önceden tanımadığı oyuncaklar yerleştiriliyor. Sahibi köpeğe, odadan tanımadığı oyuncağı getirmesini söylüyor. Köpek odaya giriyor ve diğer tanıdığı oyuncaklara bakarak, sahibinin söylediği oyuncağın, kendisine yabancı gelen nesne olduğunu tespit ederek bunu getiriyor, zira köpek, kendisine söylenen nesnenin tanıdığı oyuncaklardan biri olmadığını algılayabiliyor. İNSAN GİBİ ‘BAĞLAM’A DAYALIAraştırmayı yürüten Leipzig’de bulunan Max Planck Institute for EvolutionaryAnthropology üyelerinden Dr. Julia Fischer, köpeklerin yeni duyduğu sözcüğü,yeni gördüğü nesne ile ilişkilendirebildiğini ve bu ilişkiyi de daha öncedenbildiği nesnelerden oluşan bağlama oturtabildiğini belirtti. Buna göre, dahaönceden bilinenler, yeni nesneyi öğrenmek için bir öncül bağlam oluşturuyor,ki bu insanların öğrenme güdüleri ile benzerlik gösteriyor. İnsanlar, benzer şekilde, daha önce bildiklerini yeni karşılaştıkları bir durumauyarlayarak yeni durumu ‘çağrışım’ yoluyla tanımaya çalışırlar. Örneğin, yabancıbir dil öğrenen kişi, yeni dili kendi anadili ile karşılaştırmalı olarak algılıyor.Yeni dilin öğrenilmesi sürecinde, anadil arkaplanda anlamayı kolaylaştırıcı birbağlam sağlıyor. KÖPEKLER 3 YAŞINDA ÇOCUK GİBİBu deneyden bir ay sonra yapılan ikinci deneyde, ilk deneyde sorulan yabancınesne “öğrenilmiş” kabul edilerek, bu nesneyi göstermesi istendiğinde, köpek6 denemenin üçünde doğru bilerek, nesneyi getiriyor. Uzmanlar bunun sağlıklı3 yaşında bir çocuğun beyin fonksiyonlarına eşit olduğunu kaydediyorlar.‘İNSANLA DOST, ÇÜNKÜ ANLIYOR’Köpeklerin algı yetilerinin insanlardan farklı geliştiğini vurgulayan Dr. JuliaFischer, algılamak için konuşmanın şart olmadığını, konuşamamalarının köpeklerinanlamadığı anlamına gelmediğini belirtti. Dr. Fischer, algı yetileri sayesindeköpeklerin yüzyıllardır insanların en yakın dostu olmasının da bir rastlantıolmadığını belirtti.Uzmanlar, köpeklerde denemeye dayalı öğrenmenin son derece hızlı geliştiğininaltını çiziyorlar. Denemeye dayalı öğrenmenin insana özgü olmadığını hatırlatanbilim adamları, insanın konuşma yeteneniğini evrim süreci içerisinde geliştirdiğinibelirtiyorlar. İnsanlar evrim süreci boyunca çevrelerini öğrenirken, konuşmayıda beraber öğrendiler, köpekler ise konuşma yetisini geliştiremediler.‘DIŞ GÜDÜMLÜ’ ÖĞRENME YETENEĞİAraştırmanın yayınlandığı Science derginde makaleye yorum yazan Yale Üniversitesiöğretim üyesi Dr. Paul Bloom ise, köpeklerin öğrenmek için kullandıkların bağlamlarınbağımsız gelişmediğini, sahibi tarafından güdülenerek ve ‘sınırlandırılmış’ olduğunaişaret ediyorlar. Buna göre, köpekler sahibinin işaret etmesi durumunda, ‘gösterileni’öğreniyorlar.
11 Haziran 2004 NTVMSNBC

Deprem habercisi olarak köpeklerin tepkilerine güvenebilir miyiz?

Bir doğa olayı olan depremin ürettiği elektromanyetik alanın, algılama kapasitesi insandan çok fazla olan birçok hayvanı, daha deprem tesiri oluşmadan birkaç gün önceden dahi irkilttiği çeşitli bilimsel gözlemlerle ortaya konulmuştur. Bu nedenle bu tür canlıların deprem habercisi olma özelliği tarih boyunca araştırmacıların zihnini meşgul etmiştir.
Buna ilişkin elde edilen ilk belge tarihçi Diodorus Siculus’a aittir. Bu tarihçiye göre MÖ. 373 yılında Yunanistan’daki Helice depremi sırasında bir liman kenti olan Korint sular altında kalmadan beş gün evvel fare, yılan ve gelincikler kenti terk etmişlerdir.
Diğer ve yakın zamanıma ait örneklere göz atarsak 1755 Lizbon, 1960 Fas, 1963 Üsküp, 1971 Izu-Ohshima, 1975 Çin, 1977 İtalya, 1978 İran-Tabas, 1989 Santa Cruz, 1995 Kobe, Depremlerinin hepsinde, hayvanlarda deprem oluşmadan birkaç gün evvelinde başlayan garip hareketler kaydedilmiştir. İzmit ve Bolu depremleri öncesinde de binlerce insanımız hayvanlardaki bu garip davranışlara şahit oldular. 17 Ağustos depreminden sonra yapılan araştırmalarda, deprem öncesi bini aşkın sıra dışı olaydan bahsedildi ve bunların %50 si hayvanlarla ilgiliydi.
Hangi hayvan türünün daha fazla tepki verdiği bilimsel olarak izah edilememiştir. Balık ve sürüngenlerin daha duyarlı olduğuna dair ip uçları vardır ancak en fazla köpeklerin verdiği tepkilerden söz edilmektedir. Bununda muhtemel nedeni bu hayvanların yakın çevremizde olmalarıdır. Yine de bazı araştırmacılar, köpeği en duyarlı hayvanlar arasında saymaktadırlar. Böyle olunca köpeklerin verdiği tepkilerin deprem habercisi olarak kullanılıp kullanılamayacağı tartışmalarını gündeme getirmektedir. Aşağıdaki bilgiler sanırım bu konuda yeterli fikir verecektir.
Nasıl Hissediyorlar?Düşük frekanslı sesler, yer kabuğu titreşimleri, yer çekim anormallikleri, yer eğimindeki değişimler ve sismik dalgalar, deprem öncesi açığa çıkan çeşitli gazların kokuları, havadaki iyonizasyon değişimleri, elekromanyetik alan değişimleri gibi depremle alakalı doğa olaylarını gerek bizden daha gelişmiş duyu organları ve gerekse açıklanamayan diğer algılama yetenekleri ile hissedebiliyorlar.
Ne tür tepkiler veriyorlar?Bu tepkiler, hayvanın deprem merkezinden uzaklığına, depremin niteliğine ve köpeğin bireysel özelliklerine göre değişmekle beraber, genellikle korku ve anksiyete belirtileridir. Örneğin:
Sürekli saklanma, kaybolma, dışarı çıkmayı veya içeri girmeyi reddetme
Anksiyete yani sıkıntı ve endişe
Psikojenik şok
Kaçma, havlama, uluma, ağlama
Havayı koklama, yeri kazma
Yabancılara karşı tepkisiz olan bir hayvanın yabancılara saldırması
Sahibinin yanından ayrılmama
Ani irkilme ve kulak kabartma
Veya korkudan dolayı tamamen tepkisiz kalma
Bu tepkiler laboratuar ortamında da gözlenebiliyor mu?Evet; Bu tepkileri kontrollü ortamlarda izleyebilmek için çeşitli deneyler yapılmıştır. Örneğin; 1996 yılında Osaka Üniversitesi Yer ve Uzay Bilimleri laboratuarında hazırlanan deney ortamında, hayvanlar suni olarak oluşturulan elektromanyetik bir alana alınmış ve bu hayvanların panik halinde kaçışları ve huzursuzlukları kameradan izlenmiştir. Yine havadaki iyonizasyon değişimleri laboratuar ortamında oluşturulmak suretiyle hayvanların tepkileri incelenmiştir.
Deprem tahmin merkezlerinde hayvan davranışlarından nasıl faydalanıyorlarGenellikle iki yöntem kullanılıyor, birincisi telefonla bilgi veren bir gözlemciler ağı kurmak, ikincisi ise bir laboratuarda kontrollü şartlar altında tutulan hayvanların davranışlarını izlemek.
Bu çalışmalar arasında en iyi örneğe Çin’de rastlamaktayız. Çin Devleti 1970 yılından itibaren muhtemel bir depreme karşı kitlesel bir hazırlık programı başlattı. 1974 yılında deprem beklentisi iyice artması üzerine, 100.000’den fazla gözlemci, hayvan davranışları, su kaynakları, hava ve suyun ısısı, bitkiler gibi depremin muhtemel habercilerini gözlemeyle görevlendirildi. 1974 yılının aralık ayında hayvan hareketlerinde görülen anormallikler üzerine yerleşim alanları boşaltıldı ve oluşan 7.3’lük deprem sonucunda kimseye bir şey olmadı ve 10.000.000 kişi, mutlak bir ölümden kurtuldular.Bu davranışlara deprem habercisi olarak güvenebilir miyiz?Tek bir hayvanın tepkilerine asla güvenemeyiz. Çünkü;
Hayvanların depreme olan tepkileri standart değildir. Bazıları hiçbir tepki vermeyebilir, bazıları bir depreme tepki verirken diğerine vermeyebilir.
Gözlemler hayvan davranışı konusunda deneyimsiz ve ön yargılı kişiler tarafından yapılabilmektedir.
Verilen tepkiler depreme özgü olmayabilir. Yani hayvanlar benzeri tepkiyi meteorolojik olaylara da verebilmektedir.
Peki bu tepkilere hangi şartlarda ve ne kadar güvenebiliriz?Hayvan davranışlarını izleyerek depremin tam olarak zamanını anlamak mümkün değildir. Ama, depremin yaklaşmasına dair sinyalleri alabilmek mümkündür.
Çin’de Deprem Tahmin Merkezi, hayvanlardaki garip davranışların git gide bir artış göstermesi nedeniyle birçok kez deprem alarmı vererek insanların bölgeden tahliye edilmesini sağladılar. Üç büyük depremin haricinde bir çok alarm boşa çıktı. Ancak bu gözlemler sayesinde, en az 7,3 şiddetinde olan üç büyük depremde onbinlerce insanın burnu bile kanamadan kurtulması, harcanan emeklerin boşa çıkmadığını gösteriyor. Yani on depremden birisi tahmin edilebilse dahi bu binlerce insanın hayatının kurtulması anlamına geliyor.
Özet olarak, geniş bir alanda yaşayan hayvanların çoğunda, aniden ortaya çıkan ait garip davranışların deneyimli kişiler tarafından gözlenmesi ve jeofizikçilerin bu verileri deprem öncesi yaşanan diğer doğa olayları ile birlikte değerlendirmesi sonucunda, muhtemel bir depremin önceden tahmin edilme olasılığı yükselecektir. Daha güvenilir bir deprem haberci olmadığına göre, insanlarımız bu olanaktan faydalandırılmalıdır.
Prof. Dr. Tamer Dodurka İ. Ü. Veteriner Fakültesi İç Hastalıklar Anabilim Dalı Başkanı
18.08.2004
Kaynak:havhav.com

Bebeğiniz ve evcil hayvanlar

Modern toplumlarda olduğu gibi ülkemizde de evcil havyan besleme alışkanlığı giderek yaygınlık kazanmakta. Pek çok insan evinde kedi, köpek, kuş gibi hayvanlarla beraber yaşamakta. Bu durum evdeki bireylerin sağlığı açısından herhangi bir kaygı yaratmamakla birlikte bireylerden bir hamile kaldığında ya da hamile kalmayı planladığında bu sevimli dostlarımız kadının ve bebeğin sağlığı açısından ciddi endişelere neden olabilmekte.
Evde beslediğiniz evcil hayvanınız eğer düzenli veteriner kontrolünden geçiyorsa, belirli hastalıklara karşı düzenli olarak ilaçlarını alıyor ve aşılanıyorsa sizin ve bebeğiniz için tehlike oluşturması uzak bir olasılıktır. Ancak tehlikeyi en aza indirmek yine sizin elinizdedir. Alacağınız bazı basit önlemler sizi ve bebeğinizi koruyacaktır.
Köpek: Köpeklerden insana gelebilecek en büyük risk kuduzdur. Sadece hamileler değil tüm bireyler bu ölümcül hastalığa karşı önlem almalı tanımadıkları köpekler ile temas etmekten kaçınmalıdır. Ayrıca köpeklerden insanlara kist hidatik ve diğer bazı parazit enfeksiyonları bulaşabilir. Hamilelik bu durumlar açısından fazladan bir risk oluşturmaz. Ortaya çıkan bu enfeksiyonlar da bebeğiniz açısından ciddi bir risk artışına neden olmaz. Köpeğinize verceğiniz küçük bir eğitim ile sizin ve köpeğinizin hayatı daha mutlu olacaktır.
Kedi: Eğer evinizde bir kedi besliyorsanız bu minik dostunuzun sizin için yaratacağı en büyük risk toksoplazmozis adı verilen hastalıktır. Bir parazit enfeksiyonu olan toksoplazmozis düşüklere neden olabileceği gibi bebeğin beyninde de bazı hasarlara yol açabilir. Kediler toksoplazmozis için taşıyıcı vektör görevi görürler. Kendileri hasta olmadan parazitin kendi vücutlarında üremesini sağlarlar. Üreyen parazitler kedinin dışkısı ile atılır ve bu dışkı ile temas eden insanlara bulaşır. Genelde ticari mamalar ile beslenen ve dışarısı ile temas etmeyen kedilerde toksoplazmosiz olmaz. Ancak kediniz bu paraziti çiğ et, ya da çiğ süt yoluyla da alabilir. Toksoplazmosis parazitini bulaştıran tek etken kediler değildir. Çiğ et ya da uygun şekilde yıkanmamış çiğ sebze ve meyveler özellikle salata yoluyla da toksoplazmosize yakalanabilisiniz. Kedi tırmalaması da çoğu zaman sorun yaratmamakla birlikte cildin bütünlüğü bozulduğundan enfeksiyonlara karşı duyarlı hale gelir. Kedi tırmaladığında mutlaka zaman kaybetmeden tırmalanan yer sabun ile yıkanmalıdır.
Eğer hamileyseniz ve evde bir kediniz varsa aşılarının mutlaka tamam olmasına dikkat edin. Kedinizin dışkısını yaptığı kumu günde 2 defa değiştirin ve değiştiriken mutlaka eldiven kullanın. Kedinizin kumunu değiştirdikten sonra mutlaka ellerinizi yıkayın. İdeal olan kedinizin kumunu sizin değil başka bir bireyin değiştirmesidir.
Kuşlar: Kuşlar evlerde beslenmek üzere en fazla tercih edilen hayvanlardır. Teorik olarak kuşlardan insanlara bazı hastalıkların bulaşması mümkün olmakla birlikte pratikte pek rastlanılan bir durum değildir. Kuşlardan insanlara en fazla bulaşma olasılığı olan hastalık Psittakozis'tir.Hemen hemen her kuş türü klamidya psittaci adı verilen bir mikroorganizmanın neden olduğu bu hastalığın taşıyıcısı olabilmekle birlikte en sık papağanlardan bulaşır. Bugüne kadar hamilelikte görülen psittakozis enfeksiyonu sayısı son derece azdır. Genelde grip benzeri bulgular verir. Son dönemlerde hasta ya da ölü bir kuşla temas öyküsü olan bir hastada zaatürre bulguları saptandığında psittakozisten şüphelenilmelidir. Psittakozisin gebelikteki etkileri konusunda elde yeterli veri yoktur ancak kafesin temizlenmesi sırasında eldiven kullanılması, ve temizlik sonrası ellerin mutlaka yıkanması yeterlidir. Hamilelik evinizdeki kuşu başka bir yere göndermenizi gerektirmez.
Kemirgenler: Son zamanlarda hamster ya da benzeri kemirgenlerin evde beslenmesi giderek popülarite kazanan bir alışkanlıktır. Genelde zararsız olan bu hayvanlar özellikle hamile kadınlar açısından risk taşırlar. Bu riskin adı Lenfositik Koriyomenenjit virüsüdür (LCMV) ve gelişmekte olan bebeği olumsuz yönde etkileyebilir. Erişkin bir insan bu virüsle karşılaştığında ya hiçbir belirti görülmez ya da hafif grip benzeri belirtiler ortaya çıkabilir. Ancak asıl tehlike bebek açısındandır. LCMV ile enfekte olan bebekte en sık görülen bulgu görme bozukluklarıdır. Bunun yanı sıra serabral palsi, zeka geriliği ve sara benzeri nöbetler gibi sinir sistemini etkileyen bozukluklar olabilir. İlk kez 1933 yılında fark edilen bu virüsü insanlar enfekte kemirgen ile tames ederek ya da enfekte hayvanın bulunduğu ortamdaki havayı soluyarak alabilirler. Bu nedenle hamile olan kadınların evlerinden ve bulundukarı ortamlardan bu tür kemirgenleri uzaklaştırmaları uygun olur.
Sürüngenler: Son zamanlarda bazı çevrelerde popülarite kazanan bir başka alışkanlık da iguana gibi sürüngenlerin evcil hayvan olarak beslenmesidir. Tüm sürüngenlerde olduğu gibi minyatür dinazorlara benzeyen iguanaların da barsak sistemi içinde salmonella adı verilen bir bakteri normalde bulunur.Salmonella genelde ishal, bulantı, kusma ve halsizlik gibi belirtilerle kendini gösteren ve çoğu zaman basit önlemler ile tedavi edilebilen besin zehirlenmelerine neden olur. Yaşlılar, bağışıklık sistemi sorunu olanlar, 5 yaşından küçük çocuklar ve hamile kadınlar ise salmonella enfeksiyonu açısından yüksek risk grubunu oluşturular. Salmonella enfeksiyonu hamile kadınlarda ciddi enfeksiyonlara ve düşüklere neden olabilir. Hamile kadınların iguana ve benzeri sürüngenler ile temas etmemesi uygun olur.
Tüm bunların yanısıra her türlü hayvan ve bunların tüyü insanlarda alerjik yakınmalara neden olabilir.
Toksoplazmozis
Pek çok kişi etraflarında bir kadının kediden bulaşan bir hastalık yüzünden düşük ya da ölü doğum yaptığı öykülerini duymuştur. Bu öyküler nedeni ile hamile kadınlar genelde kedi köpek gibi evcil hayvanlardan uzak durmaya çalışırlar. Hatta hamilelik öncesinde evlerinde bu tür evcil hayvan besleyenler ya bu dostlarını ebediyen terk ederler ya da bir tanıdıklarına vermeye çalışırlar. Hamilelikleri sırasında da kedi ya da köpek beslenen evlere pek uğramazlar.
Kedilerden bulaştığı inancı yaygın olan bu hastalığın adı toksoplazmozis'dir. Gerçekçi olmak gerekirse insanlara bulaşan toksoplazma enfeksiyonlarında kedi yada köpekler en az suçlanması gereken faktördür.
Toksoplazmozis nedir?Toksoplazmozis Toxoplasma gondii adı verilen parazitin neden olduğu bir enfeksiyondur. İlk kez 1908 yılında Afrikada gondi adı verilen bir tür kemirgende saptanmıştır. Tüm dünyada insanların da dahil olduğu pekçok tür omurgalı canlıda enfeksiyona neden olur. Buna karşılık sadece evcil kedilerin barsağında dişisi ve erkeği bir araya gelerek üreyebilir. Başka bir yerde üremesi mümkün değildir. Bu enfektif parazitler kedinin dışkısı ile dış dünyaya atılır ve buradan diğer canlılara sindirim sistemi yolu ile bulaşır. Bir başka değişle enfeskiyonun insan ya da diğer hayvanlara bulaşabilmesi için ağızlarından girmesi gerekir.
Toksoplazmozis nasıl bulaşır?Kediler de bu paraziti enfekte bir hayvanı (fare gibi) çiğ olarak yediklerinde alırlar. Bundan sonta yaklaşık 2 hafta süreyle parazit kedinin barsağında çoğalır. Takip eden dönemde kedinin dışkısı ile dışarıya atılır. Atılan bu parazitlerin bulaşıcı olabilmesi için dış dünyada 24 saat geçirmeleri gerekir. Daha önce bulaşıcılıkları olmaz. Enfekte bir kedi yaklaşık 2-3 hafta süreyle dışkısı ile parazit atar. Bundan sonraki dönemde kedinin dışkısında parazit olmaz. Bir kere toksoplazma enfeksiyonu geçiren kedi bağışıklık kazanır ve daha sonra yeniden enfekte olmayacağı gibi bulaştırıcılık özelliği de taşımaz Benzer bir özellik insanlarda da vardır. Bir kere enfeksiyon geçiren bir kişi bağışıklık kazanır ve daha sonra yeniden hastalanmaz.
Sokak kedileri genelde bu enfeksiyonu yaşamlarının çok erken döneminde geçirirler ve bağışıklık kazanırlar. Bu nedenle büyük sokak kedilerinden enfeksiyon bulaşması çok uzak bir olasılıktır. Benzer şekilde çiğ etle beslenmeyen sadece kuru mama yiyen ve sokağa çıkmayan ev kedilerinde ise hastalığın görülmesi olanaksızdır.
Kedinin dışkısı ile toprağa atılan ve 24 saat içinde bulaşıcı özellik kazanan parazitler beslenme sırasında (örneğin otlaklarda) sığır, koyun, inek gibi hayvanların sindirim sitemine geçer. Daha sonra buradan kas dokusu içine geçerek hayvanı enfekte eder. Böyle bir hayvanın eti pişirilmeden ya da az pişirilerek bir insan tarafından yendiğinde direkt olarak o insanda da enfeksiyona neden olur. Bir başka bulaşma yolu da toksoplazma bulunan toprakla temas etmiş meyve ve sebzelerin uygun şekilde yıkanmadan yenmesidir.
Görüldüğü gibi toksoplazma insana 3 temel şekilde bulaşabilir.
Enfekte bir kedinin dışıkısı ile temas edip daha sonra bu temasın gerçekleştiği eli yıkamadan ağıza götürmek
Enfekte bir hayvanın etini iyice pişirmeden yemek
Paraziti barındıran bir besin maddesini iyice yıkamadan yemek
İnsanlarda bir bulaşma yolu daha vardır:
Enfekte bir anne adayından hamilelik sırasında bebeğine bulaşması Ne sıklıkta görülürTüm dünyada toksoplazmozisin görülme sıklığı konusunda net bir istatistik yoktur. Ancak insanların yaklaşık %25-50'sinin yaşamlarının herhangi bir döneminde parazitle temas ettikleri ve enfekte oldukları tahmin edilmektedir. Ilıman iklimlerde daha fazla görülür. Hastalığın en fazla görüldüğü Fransa'da insanların %65'inin bu enfeksiyonu geçirdiği tahmin edilmektedir.
Belirtileri nelerdir?Toksoplazma enfeksiyonları erişkinlerde genelde pek belirti vermez. Çoğu zaman doktora gitme gereksinimi doğurmayan hafif bir soğuk algınlığı şeklinde atlatılır. Hafif kas ve eklem ağrıları, halsizlik, yorgunluk, lenf düğümlerinde şişlik gibi belirtiler görülebilir. Belirtiler birkaç hafta ile birkaç ay içinde kendiliğinden geriler. Çok nadiren göz enfeksiyonlarına neden olabilir.
Bağışıklık sistemi baskılanmış lösemi, lenfoma, AIDS hastaları ile organ nakli yapılan hastalarda çok daha ağır seyredebilir ve hatta ölümlere neden olabilir.
Tanısı nasıl konur?Toksoplazmozis kanda bu parazite karşı vücudun bağışıklık sisteminin ürettiği antikorların varlığının saptanması ile konur. Yapılan incelemede toksoplazmaya karşı IgG pozitifliği hastalığın daha önceden geçirildiği ve bağışıklık olduğu anlamına gelir. Böyle bir durumda yeniden toksoplazmaya yakalanmak mümkün değildir. kanda IgM varlığı ise aktif yeni bir enfeksiyon varlığını gösterebilir. Böyle bir durumda tekrarlanan incelemelerde IgM düzeylerinde artış görülmesi ile tanı konur ve tedavi edilir. Hem IgG hem de IgM negatifliğinde hastalık yok ve kişi daha önce bu hastalık ile hiç karşılaşmamış demektir ve toksoplazmaya yakalanmamak için önlemlerin alınması gerekmektedir.
Bebek için riskleri nelerdir?Hamilelikleri sırasında toksoplazma enfeksiyonuna yakalanan kadınların sadece %30-40'ı bu hastalığı bebeklerine geçirirler.
Annedeki enfeksiyonun bebeği de etkileme riski gebelik yaşı ile direkt ilişkilidir. Bu risk gebeliğin son trimesterında daha yüksektir ve %70'le kadar ulaşabilirken bu oran ilk trimester enfeksiyonlarında %15'ler civarındadır. Ancak ilk trimesterda bebeğe enfeksiyon geçme olasılığı düşük olmasına rağmen bebekte yaratacağı zarar daha fazladır.
Bir başka deyişle son 3 ayda bebeğe enfeksiyon geçmesi daha kolay ancak zarar yaratma olasılığı son derece düşükken, ilk 3 ayda çok zor geçen enfeksiyon daha ciddi sorunlara neden olmaktadır.
Erken dönemde görülen toksoplazma düşük ya da ölü doğumlara neden olabilir. Toksoplazmanın diğer etkileri ise beyin hasarı, beyinde su toplanması (hidrosefali), görme ve işitme bozuklukları, gelişme geriliği, zeka geriliği ve epilepsi gibi sinir sistemi bozukluklarıdır.
Hamilelikte toksoplazma enfeksiyonu saptanırsa ne yapılmalıdır?Hamilelikl sırasında anne adayında toksoplazma enfeskiyonu saptanması bebekte mutlaka bir sorun olacağı anlamına gelmez. Böyle bir durumda detaylı ultrasonografi ile enfeksiyonun bebekte zarar oluşturup oluşturmadığı aranır. 20. gebelik haftasından sonra ise bebeğin göbek kordonundan kan alınarak (kordosentez) kesin tanı konulabilir. Burada bebek kanında IgM varlığı bebekte enfeksiyon olduğunun kesin belirtisidir.
TedaviHamile olmayan bir kadında toksoplazmanın tedavisi antibiyotik ile yapılır. Hamilelerde ise uygulanan antibiyotiğin bebekte oluşması muhtemel hasarı engelleyip engellemediği açık değildir.
Eğer bebekte ciddi sekel saptanır ise tercih edilmesi gereken yöntem gebeliğin sonlandırılmasıdır.
Hamilelikte toksoplazmaya bağışıklık olmadığı saptanırsa ne yapılmalıdır?Böyle bir durumda toksoplazmadan korunma önlemlerine dikkat edilmeli ve belirli aralıklarla kanda toksoplazmaya karşı antikor oluşup oluşmadığı araştırılmalıdır.
Toksoplazmadan korunma yollarıToksoplazmadan korunmanın en etkili yolu hijyen kurallarına uymaktır
Ellerinizi sık sık yıkayın.
Eğer toprak ile uğraşıyorsanız mutlaka eldiven giyin
Çiğ ya da az pişmiş et yemeyin (salam sucuk vb)
Çiğ et ile temas ettikten sonra mutlaka ellerinizi yıkayın
Çiğ et kesiiğiniz bıçak ile iyice yıkamadan başka bir madde kesmeyin
Çiğ et kestiğiniz kesme tahtalarını iyice yıkamadan üzerinde başka bir işlem yapmayın
Çiğ sebze ve meyveleri mutlaka çok iyi yıkayın
Tercihan dışarıda yeşil yapraklı salataları yemeyin
Pastörüze edilmemiş süt içmeyin bu tür sütlerden üretilmiş ürünleri kullanmayın
Evde kedi varsa kumunu siz değiştirmeyin
Kedinin kumunun 24 saat aralıklarla mutlaka değişmesini sağlayın
Kedinizi dışarı bırakmayın
Kedinize çiğ et yedirmeyin
Ev kedisinden toksoplazma bulaşması son derece nadirdir ve hamile kaldığınızda evdeki kedinizi göndermeniz gerekmez.
Kediler toksoplazma enfeksiyonu için ideal üreme yeri olmasına karşın hastalığın insanlara bulaşmasındaki tek yol değildir. Aslında toksoplazma insanlara kedilerden değil kedi dışkısı ile temas etmiş çiğ sebze ve meyveler ile bunları yiyip enfeksiyona yakalanmış hayvanların etlerinin iyice pişirilmeden yenmesi ile bulaşır.
Hamileyken evdeki kedi yada köpeğinizi göndermeniz ya da ondan uzak durmanız gerekmez.
Kediler toksoplazmayı çiğ etten alırlar.Bu nedenle toksoplazma sadece kemirgenleri avlayarak yiyen kedilere bulaşır. Eğer kedinizi sokağa çıkarmıyorsanız ya da çiğ et ile beslemiyorsanız toksoplazmaya yakalanmaları nerdeyse olanaksızdır.
Bir kere enfekte olan kedi 14 gün süreyle bulaştırıcı olur ve daha sonra bağışıklık kazanır ve yeniden hastalanmaz ve bulaştırıcı olmaz. Sokak kedileri toksoplazmayı genelde yavrulukları döneminde geçirirler ve büyüdüklerinde bulaştırıcı olmazlar.
Kediler enfeskiyonu aldıktan sonra 14 günlük bir kuluçka dönemini takiben paraziti dışkıları ile atarlar. Bu parazitlerin bulaşıcı özellik kazanması için dış dünyada 24 saat geçirmeleri gerekir. Bu nedenle kedinizin kumunu düzenli olarak 24 saatte bir değiştiriyorsanız kedinizde bulaştırıcı aktif enfeksiyon olsa bile size bulaşması çok uzak bir olasılıktır.
Hamileliğiniz sırasında kedinize dokunabilir, onu sevebilir ve aynı ortamda bulunabilrisiniz. Yalnız ona dokunduktan sonra mutlaka ellerinizi iyice yıkamalı ve elinizi ağzınıza götürmemelisiniz. Her ihtimale karşı kedinizin kumunu kendiniz değiştirmemelisiniz. Eğer bunu yapacak başka kimse yoksa kumunu mutlaka eldiven giyerek değiştirmelisiniz. Bu basit önlemlere uyduğunuzda hamileliğiniz sırasında kedinizin de sizinle birlikte olmasında sakınca yoktur.

Bebek Kedi ve köpeklerin bakımı

Henüz gözleri açılmamış yavruların özenli bir bakıma ihtiyaçları vardır. Henüz gözleri açılmamış bir kedi yada köpek bulduğunuzda bu onun henüz iki haftadan küçük olduğunu gösterir.
İlk olarak yavrulara kuru sakin ve sıcak bir köşe bulmakla işe başlayın. Tercihen bir kutu veya bir sepete bebekleri yerleştirin. Yüksek bir yere koymayın. Düşerek yaralanma ihtimali olabilir. Kutunun içine bol tüylü olmayan eski bir kazak yada hırka koyun. Sıcaksu torbasını bir havluya sararak (günde en az iki kere ) yanlarına koyarsanız annelerinin sıcaklığının yerine geçecek ve üşüyerek hasta olmalarına engel olacaktır.
İnek sütü ile beslemenizi bebeklerde ishale ve aşırı gaz sancısına neden olacağı için tavsiye edilmez. Geçici çözüm olarak süte üçte bir oranında su karıştırarak verirseniz en azından ishal olmalarını önlemiş olursunuz. Ancak, ihtiyaçları olan vitamin ve mineralleri sütten alamazlar. Bunun yerine veteriner veya petshoplarda satılan bebek köpekler veya kediler için anne sütüne eş değer tozlardan alıp suyla karıştırarak vermenizi daha dengeli beslenmelerine yardımcı olacaktır. Eğer bu süt tozlarından bulamazsanız geçici bir süre aşağıdaki karışım işe yarayabilir.
1 çay bardağı süt (Laktoz süt tercih edin)
Çay kaşıyı ucu ile yumurtarın sarısı
1 çay kaşığı bal
bebe bisküvisi
Çok küçük bebekler her iki- üç saatte bir beslenmelidir. Kendileri içmekte zorlanıyorlarsa biberonla beslemeniz daha doğru olacaktır. Bu sayede çok daha sağlıklı ve sorunsuz büyüyeceklerdir.
Bir aylıktan küçük bebek kedi ve köpeklerin kendi kendilerine tuvaletlerini yapmakta zorlanırlar. Annelerinin yaptığı görevi sizin üstlenerek her yemekten sonra göğüsten başlayıp popoya kadar nemli bir bezle masaj yaparak silmeniz gerekiyor. Bu sayede hem tuvaletlerini yaparlar hemde temiz kalırlar. Temizliklerini pudralarla veya şampuansız hafif nemli bir bezle yapabilirsiniz. Kesinlikle hazır ıslak mendillerden kullanmayın
Eğer bebek kedilerin gözleri doğumdan iki hafta geçmesine rağmen açılmamışsa, ılık bir suyla nemlendirilmiş pamukla gözlerini günde bir kaç kere silmeniz gerekir. Bunu yaparken çok nazik olmalısınır. Anne yavrularının gözlerini yalayarak açılmalarına yardımcı olur. Eğer bebeğin gözleri üç hafta geçmesine rağmen açılmamışsa gözde problem olabilir ve gözü kaybede bilirsiniz. Eğer irin yada koyu rek bir akıntı varsa veteriner hekime danışmanız gerekir.
Bebekler yaklaşık bir aylıktan itibaren kendi başlarına yemek yemeye başlarlar. Biberonu birden kesmek yerine yavaş yavaş geçiş yapmalısınız. Bu geçisi ilk olarak yaş mamaya su katıp önüne koyarak yapabilirsiniz. Yanlız yaş mama ve ıslatılmış kuru mamaları bebeğin önünde bir günden fazla bırakmayın çünkü çok çabuk bozulurlar ve hastalamasına sebep olabilirler.
Bebek köpek veya kedi büyütmek zahmetli gelsede, onların büyümelerini izlemek çok keyiflidir.

köpek hastalıkları

KÖPEĞİNİZ ACI MI ÇEKİYOR?Acı belirtileri:
Hareket ve yürüme isteksizliği
Gergin karın kasları
Sertleşmiş bir boyun
Topallama ya da sızlama
Bir bölgeye dokunulduğunda geri çekilmek
Hemen veterinerinize başvurun…
KÖPEĞİNİZİN NEFES ALMASI DURURSA NE YAPMALISINIZ?
Suni TeneffüsElektrik şoku, zehirlenme, boğulma, zehir teneffüs etmek ya da suda boğulma nefes alışı durdurabilir. Solunum sorunu belirtileri mavi ya da soluk renkli dişetleri, mavi-gri göz zarları, güçlükle nefes alma, genişlemiş gözbebekleri ve bilinçsizliktir. Hava kanallarında bir madde varsa, çok yavaş veya hiç nefes almıyorsa suni teneffüs uygulayın. Bilinçsiz bir köpek iyileşirken agresifleşebilir. Her zaman bir ağızlık takın. Tül bir şerit, kravat veya çorap kullanabilirsiniz. Boynunun iki yanından arkaya doğru çekip, kafasının arkasından bağlayın. Eğer kusmaya başlarsa, çıkarıp bitince tekrar takın.
Nasıl Uygulanır:
1. Yan yatırın. Sırtta ve boyunda incinme yoksa, başını ve boynunu ileri doğru çekin.2. Ağzını açıp boğazını tıkamaması için dilini ileri çekin. Parça varsa parmaklarınızla temizleyin ve ağzını kapatın. Nabzı tekrar dinleyin.3. Ağzını ve dudaklarını kapatın. Ağızlık takın.4. Nefes alıp ağzınızı burnunun üstüne hava geçirmez bir şekilde kapatın. Nefes verin.5. Ağzınızı çekin ve köpeğinizin göğsünün inmesini bekleyin.6. Dakikada 10-15 kez tekrarlayın.7. Eğer dişetlerinin rengi iyileşir ve uygulamaya karşı tepki verirse nefes alım gelişiyor demektir.
KÖPEĞİNİZ ZEHİRLENİRSE NE YAPMALISINIZ?
Köpekler yemekleri konusunda dikkatli değillerdir. Ne kadar kötü tadı olduğuna aldırmaksızın yutarlar. Üstlerine ve ayaklarına bulaşan zehirli maddeleri de yalayabilirler. Bazen bir köpek sahibi yanlış bir ilaç verebilir.
Belirtiler, şiddetli kusma, ishal, azgınlık, sarsılma, öksürük ve karın ağrısıdır. Köpeğiniz zehirli bir madde aldığında, doğru prosedür olduğuna emin olana kadar kusmasına neden olmayın. Bazı maddeler, örneğin asitler geri gelirken tekrar yakarlar. Köpeğiniz tamamen bilinçli olmadıkça kusturmaya çalışmayın.
Eğer bir zehir tedavileri rehberine göz attıysanız ve kusmanın doğru olduğu bir madde aldığını tespit ettiyseniz, 1 yemekkaşığı ipecac şurubu ya da 1:1 hidrojen peroksit ve su karışımı verin. Ezilmiş bir tablet aktive olmuş mangal/odun kömürü toksinleri emecektir. Veterinerinizi çağırın.
Eğer zehri tanımlayamazsanız, köpeğinizi yumurta beyazı, magnezyum sütü ya da süt yutmaya zorlayın. Bazı zehirler içine çekerek ya da deri yoluyla emilerek de alınabilir. Pire tozları köpeklere yararlı olurken köpekleri zehirleyebilir. Gübre, boya kokuları veya arabe egzosu öldürücü olabilir.
Köpeğinizin zehirlendiğinden şüphelendiğinizde veterineri arayınız. Onlara tahmin ettiğiniz süreyi, zehirin tipini, ve uyguladığınız ilk yardım adımlarını anlatın. Eğer köpeğiniz şiddetle sarsılıyor veya bilinçsizse ilk yardımı es geçip direk veterinere başvurun. Eğer mümkünse kimyasal yanıklar ve şok ilk yardım adımlarını uygulayın. Eğer nefes almıyorsa suni teneffüs yapın. Eğer kalp durmuşsa CPR uygulayın.
Zehirlenmenin önüne geçecek önlemler oluşturmalısınız. Toksik maddeleri ulaşabileceği yerlerden uzak tutun. Veterineriniz tarafından onaylanmamış hiçbir ilacı vermeyin. Böcek öldürücü veya gübre gibi maddelerin potansiyel bir tehlike olduğunun farkında olun. Etiketleri okuma alışkanlığı geliştirin. Bazı maddeler tek başına zararsızken karışımlar öldürücü olabilir.
DESTEK İLK YARDIM BİLGİLERİ
CPR (kalp ve solunum durduğunda)
İnsanlar için uygulanan CPR tekniklerinin benzeri köpekler için de uygulanabilir. Köpeğiniz kendi başına yapana kadar kalp atış ve solunum fonksiyonlarını sizin sağlamanız gerekebilir. Bu problemler, elektrik şoku, zehirlenme, trafik kazası ve tarvma şoku ile meydana gelebilir.
Kalp atışı duyulan bir köpeğe asla uygulanmamalıdır. Nefesinde çok zayıflaması ve durması durumunda ancak suni teneffüs uygulayabilirsiniz. Köpeğinizin yan bölgelerinin inip kalkışını izleyin.
Kalp atışı durmasının görsel belirtileri arasında tamamen genişlemiş gözbebekleri ve serin, mavi renkte dişetleri sayılabilir. Köpeğinizin normal durumlarda nabız noktalarını bulmaya çalışıp buna alışın. Normal kalp atışının nasıl hissedildiğini bilin bu acil durumlarda işinize yarayacaktır.
Eğer nabız ve solunum yoksa, CPR uygulanmalıdır. Elinizle kalbe baskı ve suni teneffüs uygulamasını biribiri ardına uygulayacaksınız.
Yan yatırın. Sırtta ve boyunda incinme yoksa, başını ve boynunu ileri doğru çekin.
Ağzını açıp boğazını tıkamaması için dilini ileri çekin. Parça varsa parmaklarınızla temizleyin ve ağzını kapatın. Nabzı tekrar dinleyin.
Ağzını ve dudaklarını kapatın. Ağızlık takın.
Nefes alıp ağzınızı burnunun üstüne hava geçirmez bir şekilde kapatın. Nefes verin.
Ağzınızı çekin ve nefesler arası kalp masajı yapın.
Elinizin bileğe yakın sert kısmını köpeğinizin göğsüne koyun (dirseğinin arkasında aynı hizaya). Diğer elinizin sert kısmını kendi elinizin üstüne koyun.
Dikkatle ve çevik hareketlerle pompalayın. Her vuruşta 2 sayın ve bırakışta 1. (Fazla bastırmanız köpeğinizin kaburgalarını kırabilir dikkat!)
Masaja nabız geri gelene kadar devam edin. Suni teneffüse nefes almaya başlayana kadar devam edin. Eğer 15 dakika sonra CPR a cevap vermiyorsa, kendine gelme şansı çok zordur.
Burada verilen sağlık bilgisi sadece eğitimsel amaçlar içindir ve bir sağlık çalışanı ile yapılan görüşmelerin yerine geçmesi amaçlanmamaktadır. Hasta bakımı ile ilgili tüm kararlar hastanın kendi özelliklerini de göz önünde bulunduran bir sağlık çalışanı ile birlikte alınmalıdır.

Hayvan Hakları Evrensel Beyannamesi

Giriş
Yaşamın tek olduğunu, yaşayan bütün canlıların ortak bir kökeni olduğunu ve türlerin evrimi yönünde farklılaştığını, yaşayan bütün canlıların doğal haklara sahip olduğunu ve sinir sistemi olan her hayvanın kendine özgü hakları bulunduğunu, bu doğal hakların küçümsenmesi ve hatta kolayca göz ardı edilmesinin doğa üzerinde ciddi zararlar doğuracağını ve insanoğlunun hayvanlara karşı suç işlemesine sebebiyet vereceğini, türlerin birlikte olmasının diğer hayvan türlerinin yaşama hakkının insanoğlu tarafından tanınmasını ifade edeceğini, insanoğlu tarafından hayvanlara saygı gösterilmesinin bir insanın bir diğerine gösterdiği saygıdan ayrı tutulamayacağını dikkate alarak, ilan edilir ki;
Madde 1
Bütün hayvanlar biyolojik denge kavramı içerisinde varolmak bakımından eşit haklara sahiptir.
Madde 2
Bütün hayvanlar saygı gösterilme hakkına sahiptir.
Madde 3
1. Hayvanlara kötü muamele edilemez veya zalimane davranışlarda bulunulamaz.
2. Eğer bir hayvanın öldürülmesi gerekiyorsa, bu bir anda, acısız ve korku yaratmaksızın yapılmalıdır.
3. Ölü bir hayvana saygıyla davranılmalıdır.
Madde 4
1. Vahşi hayvanlar yaşama hakkına ve kendi doğal çevrelerinde özgürce üreme hakkına sahiptirler.
2. Vahşi hayvanların özgürlüğünden uzun süreli alı konulması, avlanma ve balık tutma geçmiş zamana ait olup hangi sebeple olursa olsun vahşi hayvanların bu şekilde kullanımı hayati olmayıp, akis davranışlar bu temel hakka karşıdır.
Madde 5
1. Bir insanın desteğine ihtiyaç duyan her hayvan uygun beslenme ve bakımı görme hakkına sahiptir.
2. Hiçbir koşul atında terkedilemez veya adil olmayan bir şekilde öldürülemezler.
3. Her tür soy üretme ve hayvan kullanımında soyun fizyolojisine ve kendi türüne özel davranışlarına saygı gösterilmesi zorunludur.
4. Hayvanları içeren sergiler, gösteriler ve filmler hayvanların onuruna saygı göstermek zorunda olup hiçbir şekilde şiddet içeremezler.
Madde 6
1. Hayvanlar üzerine yapılan fiziksel ya da psikolojik acı çekmeye sebep olan deneyler hayvanların haklarının ihlalidir.
2. Soyu tükenen hayvanların ya da yok edilen bir hayvanın yerine yenisinin ikame edilmesi yöntemleri geliştirilmeli ve sistemli olarak devam ettirilmelidir.
Madde 7
Gereği olmayacak şekilde bir hayvanın öldürülmesini içeren her kanun ya da buna yol açan her karar yaşama karşı işlenmiş suç kapsamındadır.
Madde 8
1. Vahşi bir hayvan soyunun hayata kalma onurunu hiçe sayan her yasa ve böylesi bir harekete sebep olan her karar soykırıma eşdeğer olup soya kaşı işlenmiş suçtur.
2. Vahşi hayvanların katledilmesi ve üreme yumurtalarının kirletilmesi, yok edilmesi soykırım cürümüdür.
Madde 9
1. Hayvanların kendilerine özgü yasal statüleri ve hakları hukuk tarafından tanınmak zorundadır.
2. Hayvanların güvenliğinin koruma altına alınması hususu Devlet örgütleri düzeyinde temsil edilmelidir.
Madde 10
Eğitimden ve okullaşmadan sorumlu merciler, vatandaşlarına çocukluktan itibaren hayvanları anlamayı ve saygı göstermeyi öğrenmeleri için olanak sağlamak zorundadır.
Hayvan Hakları Evrensel Beyannamesi 15 Ekim 1978 tarihinde Paris'teki UNESCO Merkezi'nde törenle ilan edilmiştir. Bu metin, 1989 yılında Hayvan Hakları Birliği tarafından tekrar düzenlenerek 1990 yılında UNESCO Genel Direktörü'ne sunulmuş ve aynı yıl halka açıklanmıştır.

Bebeğiniz ve Köpeğiniz

Ah işte bir bebek sahibi olacağınızı öğrendiniz. Ne güzel. Evinizde de dört ayaklı bir bebeğiniz daha var. Ve etrafınızdan, ailenizden artık köpeğinizin başkasına verilmesi için baskılar da başladı bile. Bebeğinizi ve köpeğinizi sağlıklı bir uyumla bakamayacağınız endişeleri de büyüyor içinizde. Olayları kontrol edemeyeceğiniz korkuları ile onu evden uzaklaştırmayı düşünmeye başladıysanız bu yazımız tam size göre.
Bu yazımızda Bebeğinize birlikte yaşamınızda oluşacak değişikliklere köğeğinizin uyum sağlayabilmesi için size yol göstermeyi ve bir köpeğin daha yuvasını kaybetmemesine yardımcı olmayı amaçlıyoruz. Dünya da bir çok insan bunu başardı, çocukları ve köpekleriyle mutlu, sağlıklı bir yaşam kurdular. Sizde bu kişilerden biri olabilirsiniz.
Öncelikle durumu köpeğinizin gözünden görmeye çalışın, zamanının büyük bölümünü sizinle geçirirken bebek yüzünden birden bire kenara itilen bir köpek, bebeğinize karşı tavır alabilir, kıskanabilir. Bu nedenle bebeğin varlığı köpeğe pozitif çağrışımlarla tanıtılmalıdır.
Bebeğiniz doğmadan altı ay öncesinden başlayarak, köpeğinizin sizden daha az ilgi görmesine alıştırın. Daha az ilgi görmeye alışan köpeğiniz, bunu bebekle ilişkilendirmeyecek, kıskançlığı da engelleyecektir. Oyun ve beslenme sırasının gelmesini beklemeye ve bu arada kendi kendine yetmeye alışmasını sağlamak size büyük kolaylık sağlayacaktır.
Bebek doğduğunda kıyafetlerini köpeğinizin bebeğin kokusuna alışması için önceden eve getirerek ödül ve okşamalarla köpeğinize tanıştırabilirsiniz.
Köpeğiniz çocuklara alışık değilse bebek doğmadan önce mümkün olabildiğince çok çocukla tanıştırın. Önce korkmadan sakin sakin oturabileceğine güvendiğiniz 8-9 yaşındaki çocuklarla başlayın. Başta köpeği görmezden gelerek sadece yere ödül yiyecekleri düşürmelerini söyleyin. Böylece köpek çocukların iyi bir şey olduğunu öğrenecektir. Daha sonra sevmeye ve elden beslemeye devam edin.
Daha sonra daha ufak çocuklara geçebilirsiniz. 3-4 yaşındaki çocuklar bunun için uygundur; fakat başta çevrede bağrışıp koşuşturarak köpeği heyecanlandırmayacaklarından emin olmalısınız.
Köpeğiniz çevresinde çocukların varlığına alıştığında bebeklere geçebilirsiniz. Kucağında bebekleri ile arkadaşlarınızı size davet ederek gelişme sağlayabilirsiniz.
Köpeğinizi sizi kucağınızda bir şeyle görmeye alıştırın.Bunun için gerçekçi ve tercihen ağlayan bir oyuncak bebek alıp onla ilgileniyor gibi yaparken yere ödül yiyecekleri düşürün. Bu köpeğinizi çok heyecanlandırıyorsa başta köpeğin hiç ilgisini çekmeyecek bir nesneyle başlayın ve başta bebeğe yaptığınız gibi ona ilgi göstermeyin. Kendinizi biraz aptal hissetseniz de bir yastıkla başlamak iyi bir seçenek olabilir.
Bebek doğmadan çok önce köpeğinizin üzerinize çıkmasını artık engellemeniz gerekiyor. Dört ayağı da yerde olmadığı sürece onu görmezden gelin. Üzerinize sıçradığında onları aşağı itmekten ya da konuşmaktan çok arkanızı dönün. Çünkü bu davranışları oyun olarak algılayabilirler.
Köpeğiniz mamasını kıskanıyorsa bebek çevrede emeklemeye başlamadan önce bu huyundan vaz geçirmeniz gerekmektedir. Köpeğinizin öğününü küçük parçalar halinde verin. Her seferinde kabındakini bitirince yenisini eklemek için yanına gidip kabını önünden alarak onu küçük öğünler halinde besleyin. Böylece mama kabına yaklaşan insanları yemeğini çalacağından çok ona yeni mama getirdiği çağrışımı ile görmezden gelecektir.
Oyuncaklar problem yaratabilir. Oyuncaklarını evin her yerine dağıtan köpekler kendininkilerle bebeğinkini ayırt edemeyebilir. Hatta paylaşım konusunda isteksiz davranması doğaldır. Oyuncakları etrafta bırakmak iyi bir fikir olmasa da ikisinin de oyuncakları birbirinden ayrılmalıdır. Ayrıca "bırak" komutu güvenliği arttırıcı bir tedbir olabilir.
Bebek doğduktan sonra ne kadar bebek ile çok yakından ilgilenseniz de köpeğinize asla terkedilmiş ya da bir kenara itilmiş hissettirmemeli ve düzenli egzersiz ve bakımına özenle devam etmelisiniz.
Kaynak:bebekkokusu

İleri Düzey İtaat

Bu başlık altında köpeğe verilen bekçilik ve koruma eğitimleri amaçlanır.Bunun için köpeğe bu tür eğitimleri vermeden önce evdeki bireylerin yaş ve ruhsal durumlarını göz önünde bulundurarak değerlendirmek gerekir.Unutulmaması gereken bir nokta ise, köpek komutu aldıktan sonra caydırmak ve korumak amacıyla öne doğru havlayarak atlayacağı veya ısıracağı için bu komutların şaka mahiyetinde kullanılmaması gerektiğidir. İleri eğitim profesyonellik gerektirir,bunun için aşağıda ana hatlarıyla bahsedilen eğitimlerin verilmesi için köpeğiniz bir eğitici ye veya bir kulübe verilmelidir. Bu eğitimlerin çoğunda bir yardımcı kullanılır. Eğitime başlamadan önce köpek genel ve temel komutları tam ve eksiksiz olarak yerine getirmelidir.
A) BEKÇİLİK EĞİTİMİ: Bu tür eğitime alınacak olan bir köpeğin küçüklükten itibaren belli bir takım özelliklere sahip olması gerekir. Bunların başında;
a) Köpeğin çevreye karşı fazla duyarlı olması ve tepki göstermesi,
b) Köpeğin sahiplenme iç güdüsü olması, c)Köpeğin korkak olmaması,
d) Yabancılara karşı az çok tepkisi olması,
e) Köpeğin ırkının uygun olması gelir.
Yukarıda bahsedilen özelliklere sahip bir köpeğin eğitimi daha kolay ve verimli olur.
Küçük yaştan itibaren belirli bir alanda büyümüş, yabancılarla dostluk kurmamış bir köpek bekçilik görevini içgüdüsel olarak geliştirir ve yabancılara karşı reaksiyon gösterir. Bu köpekler yabancılara karşı havlamaya kalktıklarında kesinlikle cezalandırılmamalıdır, Aksine ödüllendirilmelidir. Bu köpeğin korunması altında olan bölgeye yabancıların girişi yasaklanmalı ve uyarıcı tabelalar konulmalıdır. Bu alanda köpek rahatlıkla hareket edebilmelidir, Bu eğitimde ilk olarak köpek iyice denetim altına alınmalı,bu amaçla köpek bir yere bağlanmalı veya eğitici köpeği iyice zaptetmelidir. Eğitici köpekle öncelikle ilgilenir, eğlenir.
Köpek sakinleştikten sonra kışkırtıcı rolünü üstlenen yardımcı eğitici gizlenerek gelir. Kendini bir ağaç arkasına veya kapı arkasına köpeğin dikkatini çekecek bir sesle yaklaşır. Köpek yaklaşan yabancıya karşı diklenip, kulak kabartıp havlayınca eğitici köpeği överek tut komutuyla kışkırtır ve yabancıya doğru bir adım ilerleyerek geri çekilir. Böylece köpeğin yabancıya karşı atak yapmasını sağlar.
Dikkat edilmesi gereken noktalar:
1. Yardımcı hiçbir zaman köpeğe üstünlük kurmamalıdır.
2. Köpeği kışkırtmak amacıyla can acıtıcı davranışlarda bulunulmamalıdır.
3. Yardımcı her zaman aynı yönde yaklaşmamalı. Böylece köpeğin aynı noktaya konsantre olması önlenmiş olur.
4. Köpeğin yabancılara karşı dostluk kurması doğru değildir.
5. Bu tür eğitim alan köpek, yemek kabından başka bir yerden veya başka birisin elinden yemek yerse cezalandırılmalıdır.
6. Köpeğin özgüveni en üst düzeye ulaştırılmalıdır.
Bu eğitim köpeğin içerisinde bulunduğu tel kafesin içinde de yapılabilir. Bu amaçla eğitici köpeğin ~a yanında yerini alır, köpekle ilgilenmeye başlar, bu sırada yardımcısı saklanarak kafese yaklaşır. Eğitici köpeği aktive eder ve köpeğin yabancının geldiği noktaya konsantre olmasını sağlar. Köpek -havlayıp kafes içersinde yabancıya doğru atakta bulunuyorsa, köpek ödüllendirilir. Aksi taktirde yabancı tel kafese yaklaşarak elindeki bez veya sopayla tele vurarak köpeği saldırması için daha fazla tahrik eder.
Genellikle halk arasında köpeğin karanlık bir odaya kapatılması ile saldırganlığının arttığı düşünülmektedir. Bekçilik için bu uygulama yanlıştır.
Kaynaklar:www.konak.bel.trwww.k9.egitimi.com

Bodyguard Eğitimi

ŞAHIS KORUMA (Body Guard) : KORUMA ve koku meziyetleri yapan köpeklere SCHTZHUND denir.Bu bir eğitim sistemidir. Bu eğitimde asıl amaç köpeğin sahibini ve yakınlarını korumasıdır. Elbetteki her köpek bu görevi yapamaz yine uygun bir yavrunun eğitim aşamasına kadar çok iyi yetişmiş olması gerekir. Ayrıca iyi beslenmesi ve sağlıklı olmasıda şarttır. Halk arasında bazı yanlış uygulamalar mevcuttur. Köpeği karanlıkta tutmak, çiğ yemek yedirmek gibi uygulamalar yapılmamalıdır.
Şayet köpeğin geninde sertlik yoksa ne yaparsınız yapın olmaz, köpeğin özünde olması gerekir, Mizacı sert olması gerkir gerisi makyaj olur ve gerçek anlamda bir tehlike ile karşılaştığında bir tekme yediğinde korkup kaçacak ve sizi yarı yolda tehlike ile burun buruna bırakcaktır. Bu eğitim oldukça zor ve tekniktir çok yetenekli partner gereklidir. Örneğin bir düşman şahsın silahına davranması ile köpeğin bu hareketin ne manaya geldiğini anlayıp düşmana saldırması gerekir veya (tut)komutu ile şüpheli şahsa saldırıp onu etkisiz hale getirmelidir, (BIRAK)komutu ile bırakmalı fakat yinede dikkatti düşmanın üzerinde olmalıdır. Köpekler normalde eğitim almadıkları sürece gerçekten ısırmayı bilmezler.Ancak profesyonel eğitim sonucunda köpekler etkili ısırma tekniği kazandırılır.
Bu işide provakatörler tabir ettiğimiz partner yapar. Biz onun için size bu çalışmayı yapmayın diyoruz. Isırmayı bilmeyen köpeğe elindeki malzemeyi ustalıkla köpeğe nasıl vermesi gerektiğini provakatör çok iyi bilir. Buna yer tutuşda dahildir. Kısaca özetlersek, dövüş sanatını bilmeyen insanla bilen insan gibidir. Ancak ısırma tekniğini öğrenen bir köpek kolunuzu tuttuğu anda 3 sn. gibi kısa bir sürede sizin kolunuzu kırar ve liflerinizi kopartır ve siz bu kısa zamanda bayılırsınız ve etkisiz duruma düşersiniz. Sanırım işin önemi ve ciddiyetini kavradınız. Şahış koruması yapacak yavru daima sahibi ile birlikte yaşamalı ve eve gelen herkesle haşır neşir edilmemelidir. Ama gözlemlemelidir. Sokakta herkesle temas içinde bulunmamalıdır, çünkü insanlardan aşırı sevgi ve ilgi gören köpek miskinleşir ve ona ileride insan kötü demek çok zor olur. Beynine insanların iyi olduğu kazınmıştır.
Bu sebeple bu ilişkiyi iyi ayarlamalıyız. Daima uzaktan. Eğitim alanına çıkan acemi bir köpeğe daima kendisinin güçlü kuvvetli olduğu hissettirilir,aslı da böyledir. Hiç bir zaman bir köpeğe güç uygulanmaz, daima köpek kazanır. İnsan hep ondan korkar, bu boğuşma esnasında da böyledir. Burada provakatörün önemi ortaya tekrar çıkıyor.

Temel İtaat Eğitimi

Eğitimlere başlamadan önce köpeğin eğiticisinin yanında pozisyonu aşağıdaki gibidir.
HATALI DURUŞLAR
A) HAYIR: Bu eğitim diğer eğitimlerin temelini oluşturmaktadır. Bu komut köpeğe küçük yaşta sözlü olarak öğretilir. Köpek bu komutu t sahibinin sesi ve mimiklerinden anlar.
Komutla birlikte işaret parmağı köpeğe gösterilerek ikaz edilir, böylece köpek işaret olarak komutu öğrenmiş olur. Köpek büyüdüğü zaman bu sözlü komut yanında eğitim veya boğma zinciri kullanılarak fiziksel olarak da desteklenmiş olur. Ancak bu tasmaların kullanımı sırasında dikkat edilecek nokta tasmanın çekme şiddetini ayarlayarak bir anda çekilip bırakılmasıdır. Ayrıca bu komutu fazla kullanmamaya özen göstermek lazım aksi takdirde önemini kaybeder.
B) iZLE: Genellikle küçük yaştan itibaren köpekler dışarıya çıktıklarında sahiplerini takip ederler. Bu tür alışkanlığı olan köpekleri n eğitimleri daha rahat olur. Bu amaçla küçük yaşta dışarı çıkartıldığında köpeğin adı ve izle komutu birlikte söylenerek köpeğin dikkatini toplaması ve sahibinin peşinden gitmesi sağlanır. Köpek yaşı ilerledikçe bu sözlü komutun yanında tasmadan yararlanılarak bu eğitimin tam yapılması sağlanır. Bunun için köpeğin üzerine eğitim veya boğma tasması takılarak köpek sol tarafta yedeğe alınır ve yürüyüşe başlanır.Köpeğin yürüyüş sı!asında başı eğitmenin dizi hizasında olmalıdır.
Yürüyüş esnasında komut tekrarlanarak köpeğin alışması sağlanır. Köpek istenmeyen bir harekette bulunuyorsa tasma çekilerek "HAYIR" komutu yanında "iZLE" komutu tekrarlanır. Köpek yaptığı doğru hareketler için ödüllendirilir.Tasmanın gevşek olmasına dikkat edilmelidir. Bu tasmalı eğitimde başarı sağlandıktan sonra ara sıra tasma köpeğe farkettirmeden açılarak köpek serbest olarak izle komutuna alıştırılır.
C) DUR: Yavru köpeklerin bu eğitimi almaları için en etkin yol karşıdan avuç içinin köpeğe dönük olarak "DUR" komutunun tekrarlanmasıdır. Kimi köpek bu komutu anlamayarak eğiticiye doğru hareket etmektedir. Bunu engellemek amacıyla işaret parmağı gösterilerek "HAYIR"komutu ile birlikte "DUR"komutu verilir. Zamanla "DUR"komutu fiziksel olarak desteklenmelidir. Bu amaçla "iZLE"komutundayken ara ara eğitici duraksar, sol elin avuç içi köpeğin burnuna doğru uzatılarak köpeğin ilerlemesi engellenir ve "DUR"komutu bu hareketle birlikte verilerek köpeğin bu komuta alışması sağlanır. Köpek ilerlemek is- terse "HAYIR" komutuyla birlikte "DUR" komutu tekrarlanarak köpeğin durması sağlanır. Serbest olarak bu komuta alıştırmak için köpek durduktan sonra avuç içi köpeğe doğru dönük olarak ve komut tekrarlanarak köpekten bir iki adım uzaklaşılır ve geri dönülür. Köpek hareket etmezse ödüllendilirilir. Bu durumda köpek ilerlemek isterse "HAYIR-DUR" komutu tekrarlanarak köpeğin durması sağlanır. Daha sonra köpeğe doğru dönük olarak sağ elin avuç içi köpeğe doğru uzatılır ve dur komutu verilirek köpekten uzaklaşılır. Dikkat edilmesi gereken bir konu, bu mesafenin yavaş yavaş açılması ve her defasında geri gelinmesidir.
D) OTUR: Yavru köpeklere yemek verirken oturmaları sağlanarak komuta alıştırılırlar. Kimi yavru i köpekler yemeğin hazırlanması esnasında sessiz sakin bir şekilde oturarak yemeği beklerler. Bu durumda köpeğin adı söylenerek dikkati çekilir ardından "OTUR" komutu tekrarlanarak köpeğin bu komuta alışması sağlanır. Köpeğin yaşı ilerledikçe sözlü komutun yanında fiziki yaptırım gerekmektedir. Bu amaçla köpeğe "DUR" komutu verildikten sonra sağ el ile tasma yukarıya doğru çekilerek köpeğin kalça kısmını sol elle bastırarak köpeğin oturması sağlanır. Bu sırada köpeğe sürekli olarak "OTUR" komutu tekrarlanarak verilir. Köpek istenilen pozisyonu aldığında köpeğin sırtı omuzdan kalça- ya doğru okşanarak kalça kısmına gelindiğinde el ile bastırılarak "OTUR" komutu tekrarlanır. Daha sonra norma yürüyüş sırasında " DUR " komutundan sonra avuç içi yere doğru köpeğin görebileceği bir şekilde tutularak komut verilir.Böylece köpek " OTUR" komutunu yedekte öğrenmiş olur. (ŞEKİL)
Serbest haldeyken "DUR" komutu verilerek bir kaç adım geri gidilir, avuç içi yere doğru çevrilerek "OTUR" komutu verilir. istenmeyen bir hareket yaptığında işaret parmağı köpeğe doğru tutularak "HAYIR-OTUR"komutu verilirek köpeğin oturması sağlanır. Doğru hareket yapıldığında köpek ödüllendirilir.
Bu komut özellikle yürüyüşlerde kaldırımın bittiği yerlerde, karşıdan karşıya geçişlerde tam olarak uygulanmalıdır. Bu yerlerde tekrara bağlı olarak köpek daha sonra aynı yere geldiğinde kendiliğinden komut verilmeksizin oturur. Eğer köpek istenmeyen bir davranışta bulunuyorsa öncelikle bu davranışın nedeni araştırılmalı ve giderilmeye çalışılmalıdır. Şımarıklık yaparsa veya nedensiz bir harekette bulunduysa ceza olarak köpeğe en büyük ceza verilmelidir. Bunun nedeni bu tür yerlerde en küçük hatanın köpeğin kaza geçirmesine neden olmasıdır.Bu komut genellikle "DUR" komutuyla birlikte kullanıldığı için köpek bu iki komutu birlikte algılar.
E) BEKLE: Bu komutun temelini "DUR" komutu oluşturur. Köpek "DUR" komutunu aldıktan sonra eğitici köpeğe doğru döner ve "DUR" komutu işaretini vererek "BEKLE" komutunu verir. Köpekten uzaklaşmaya çalışır. Köpeğin herhangi bir yanlış hareketi karşısında "HAYIR"komutuyla köpek ikaz edilir. Yanlış hareket yapmadıysa köpek ödüllendirilir. "BEKLE" komutunda köpekten uzaklaşıldığında, kö- peğe seslenerek çağırılmamalıdır. Her zaman köpeğin yanına geri dönülmelidir. Böylece köpek sahibinin onu terk ettiği yerde beklemeye alışır. Aksi taktirde köpek belirli bir süre bekledikten sonra sahibinin peşinden gitmek ister. Bu yöntemle her zaman sahibinin geri geleceği düşüncesi köpeğe kazandırılır. Bu bekleme süresi köpeklere göre değişir.
F) GEL: Küçük yaştan itibaren yavru köpekler oyun,yemek vb. durumlarda çağrılmalarıyla sözlü olarak alıştırılır.Bu yaşta köpeğin adı söylenilerek köpeğin dikkati çekildikten sonra " GEL " sözcüğü söylenmelidir.Tasma eğitiminde ise köpeğe " DUR " komutu söylenilerek köpeğin önüne geçilir ve " GEL " komutu eşliğinde köpeğin tasması çekilir,gelen köpek ödüllendirilir.Bazen köpeğin bu komutu yerine getirmesi için güç sarfetmek gerekebilir.Serbest komutta ise yukarıda anlatıldığı gibi köpek dur komutu ile durdurulur ve köpeğin karşısına geçilip yere çökülerek el dıştan içe doğru hareket ettirilerek " GEL " komutu verilir.Dikkat edilmesi gereken bir konu bu komut esnasında köpekten oldukça fazla uzaklaşıldığı için çevrenin kontrol altında tutulmasıdır.Yanı sıra köpek yanlış bir harekette bulunduğunda " GEL " komutu ile çağrılarak cezalandırılmamalıdır.
G) TOPUK: Bu eğitimde amaç çağrıldığında köpeğin eğiticinin sol tarafında yerini almasıdır. Bu eğitimin temelini "GEL "komutu oluşturur. Eğitici köpeğin karşısında yerini aldıktan sonra sol eliyle bacağına vurarak "TOPUK" komutunu verir ve sağ elinde bulunan köpeğin tasmasını çekerek köpeğin eğiticinin sağ tarafından dolaşarak sol bacağının yanında yerini alması sağlanır. Köpeğin herhangi bir hatası karşısında "HAYIR" komutu ile ikaz edilir.
H) YAT: Kimileri tarafından gereksiz bir komut olarak değerlendirilir. Bazen köpekler bu komutu anlamakta zorluk çekerler ve hatta direnirler. Bu eğitim için en basit yol, köpek "OTUR" komutundayken bacaklarını tutarak oturması için omuz bölgesinden basınç uygulayıp "YAT" komutu tekrarlayarak köpeğin pozisyonunu almasının sağlanmasıdır. Köpeğin direndiği durumlarda "HAYIR, YAT" komutuyla köpek ikaz edilir.
Serbest eğitimde ise eğitici köpeğin karşısında yerini alır "OTUR" pozisyonundaki köpeğe "YAT" komutuyla birlikte sağ kolunu arkadan dolaştırarak omuz hizasına kadar yere paralel biçimde indirir. Böylece köpeğin yatması sağlanır, komuta uyulmadığı taktirde eğitici köpeğe doğru yaklaşır ve köpeğin ön ayaklarını ileriye doğru çekerek yatma durumuna gelmesini sağlar
I) ATLA: a) Yüksek atlama: Bu eğitim için köpek öncelikle atlayabileceği engeller üzerinde tasmada ve yedekte çalıştırılır, Engelden korkmaması için köpek engel etrafında dolaştırılır ve koklamasına izin verilir Eğer köpek atlamamakta direnirse, sahibi veya eğiticisi de köpekle birlikte atlamalıdır ve atası olay köpeğin sevebileceği eğlenceli bir hale getirilmelidir. Daha sonra engellerin yüksekliği artırılarak, köpek daha yüksek engellerden atlamaya alıştırılır.
Zaman içerisinde tasma açılarak eğitici engelin karşı tarafına geçer ve köpeği karşıdan çağırır. Köpek engele geldiği sırada "ATLA" komutuyla köpek aktive edilir, Köpek engelin yanından geçmeye çalışılırsa "HAYIR" komutuyla ikaz edilerek doğru atlaması sağlanmaya çalışılır.
Köpek her atlayışından sonra" AFERiN" denilerek ve sevilerek ödüllendirilir.
b) Uzun atlama: Temel yukarıda tanımlandığı gibidir, Öncelikle iki engel arasında hayvanın atlayabileceği kadar mesafe bırakılır, zamanla bu ara açılarak hayvanın uzun atlayışlar yapması sağlanır, bu eğitim özellikle av köpeklerinde önemlidir.
* Bu eğitim gereksiz olarak değerlendirilirse de köpeklerin park vb. geniş alanlarda serbest bırakıldıklarında rahat ve güvenli hareket edebilmeleri (süratli hareketlerde yanlış adım atarak incinmemeleri) açısından önem taşır.BOL BOL TEKRAR VE OYUNKöpeğin eğitiminde çok önemli rol oynar. Köpeğin yaşı ilerledikçe eğitim zorlaşacaktır.

GENEL EĞİTİM

Genel eğitim, köpeğe mutlaka verilmelidir. Kimi köpek bu tür eğitimleri kendiliğinden öğrenir gibi görünse de bu sırada yanlış alışkanlıklar edinebileceği için aşağıdaki eğitim kurallarına kesinlikle uyulmalıdır.
1) Eve Uyum: Öncelikle annesinden yeni ayrılmış yavru köpeklerin eve alıştırılması sağlanır. Genellikle bu olay pek sorun oluşturmamakla beraber bazen yavru, annesinin ve kardeşlerinin özlemi içerisinde olabilir. Bu yüzden yalnız kaldığı zamanlar ağlamaya başlar. Burada dikkat edilmesi gereken konu köpekle fazla ilgilenmemektir. Aksi taktirde köpek sürekli aynı ilgiyi bekler, göremediği zaman da mutsuz olur.
2) Yeme içme Alışkanlığı: Küçük yavru köpeklerde gerekli besini alabilmesi için günde 5 öğün verilir. Öğün sayısı köpek büyüdükçe azaltılarak, köpek bir yaşına geldiğinde 1 'e indirilir. Yeme ve içme eğitimi için, köpek önüne konulan besini hemen bitirmeli, bitirmediği taktirde belli bir süre sonra kaldırılmalı ve yemek her gün aynı saatlerde verilmelidir.
3) Tuvalet Alışkanlığı: Bunun için çeşitli yöntemler önerilmektedir.
a ) Yavru köpeklerin uykudan kalktıktan hemen sonra veya yemek yedikten belirli bir süre sonra istenilen yere götürülerek tuvaletini yapması beklenir. Yaptığı taktirde ödüllendirilir. Bu yöntemlerden en basitidir.
b ) Küçük ve orta yaşlı köpeklerin eğitiminde iyi bir gözlem gerekmektedir. Köpeği sık aralıklarla dışarı çıkartarak, dışarıda tuvalet yapması sağlanır. Tuvaletini yaparken köpek sözlü olarak ödüllendirilir. Ancak köpek tuvalet pozisyonu aldığında köpek sahibinin hareket etmemesi ve köpeğin görebileceği bir yerde olması gerekir. Aksi taktirde köpek vazgeçebilir.
c ) Evde tuvalet eğitimi: Bu amaçla köpeğin bulunduğu ortamın yarısına gazete kağıdı serilir. Köpek gazete kağıdının üzerine tuvaletini yaptığı zaman ödüllendirilmelidir. Dikkat edilmesi gereken bir konu da bu gazete kağıtlarının bir kaç kat olması ve kirlendikçe üsttekinin alınıp atılmasıdır. Köpek gazetenin üzerinden başka bir yere tuvaletini yapıyorsa, tuvaletini yaptığı yer temizlenirken, köpek temizleyen kişinin yanında olmalı ve temizleyen kişinin yüz ifadesinden ve sesinden yanlış bir hareket yaptığını anlamalıdır. Köpek bu uygulamayı öğrendikten sonra gazete ile kaplı alan küçültülür ve gazete köpeğin tuvaletini yapılması istenilen yere konulur. Ancak bu yer değişimi bir anda yapılmamalı, aşamalı bir şekilde alıştırarak yapılmalıdır. Kimi köpek sahibi köpeği yanlış yere tuvaletini yaparken gördüğünde köpeğin üzerine doğru koşarak veya bağırarak tuvalet yapmasını engellemek istemektedir. ilk bakışta bu uygulama her ne kadar başarılı olursa da kalıcı bir takım sorunlara neden olabilir. Örneğin, yetişkin bir köpeğin heyecanlandığı zaman idrarını kaçırması bu yüzdendir. Özellikle bu tür eğitimler için sabır ve zaman gerekmektedir. Bazı köpekler bu eğitimi çok çabuk bir şekilde kavrar, bazıları ise daha geç kavrarlar. Bu eğitim 5 aylık yaşa kadar verilmiş olmalıdır.
Bu amaçla uygulanan çeşitli ticari preparatlar bulunmaktadır, ancak bunların başarı düzeyleri tartışmalıdır.
Bu eğitimde yapılmaması gerekenler;
a- Köpeğinizin daha az idrar yapacağını düşünerek suyunu azaltmayın ya da kesmeyin, çünkü köpeklerin önünde sürekli su bulundurulması, istedikleri zaman su verilmesinden daha doğrudur.
b- Köpeğinizin burnunu idrarını yaptığı yere sürmeyin, çünkü bu kötü ve yararsız bir cezadır. Sadece tuvaletini yaptığı yeri koklamasını sağlayıp, dışarı alın.
c- Kimi köpek kendiliğinden tuvalet yapmak istediği zaman huysuzlanır, köpek sahibi bu davranışa anlam veremez ve köpeği cezalandırır. Bu durumda köpek yanlış bir şey yaptığını düşünerek daha sonra hareketleriyle belli etmeden istenilmeyen yere idrarını yapar.
Köpeğinizin dışarıda her yere tuvaletini yapmasına izin vermeyiniz ve tuvaletini yaptığı yeri temizleyiniz. Bu şekilde köpeklerin çevreden olumsuz tepki görmesini de önlemiş olursunuz.
4) çevreye Zararın Önlenmesi: Bu amaçla özellikle küçük yaştaki köpeklerin diş değiştirme döneminde alışkanlık haline getirdikleri kemirme eylemi giderilmeye çalışılır. Bunun için küçük yaştan itibaren diş kaşıntıları ortaya çıkmaya başladığı dönemde oyuncak kemikler verilir ve köpeğin çevredeki eşyalara zarar vermesi engellenir. Doğal kemikler de kaynatılarak verilebilir, ancak bunda aşırıya kaçmamak gerekir. Aksi taktirde sindirim bozuklukları görülebilir.
5) Tasma Alışkanlığı: Yavru köpekleri n bu alışkanlığı edinebilmeleri için en iyi yöntem boyunlarına tasmayı çağrıştıracak herhangi bir şeyin takılmasıdır. Küçük yaştan itibaren köpeklerin tasma ile dolaştırılmaları ilerisi için yararlıdır. Kimi köpek sahipleri, köpek üzerinde güzel durduğu için zincirden yapılmış tasmaları kullanmayı tercih ederler. Ancak, ağırlıklarından dolayı taşıyamadıkları için, küçük yavru köpeklerde bu uygulama yanlıştır.
6) Köpeğin Adını Öğrenmesi ve Alışması: Öncelikle tek heceli bir isim seçilmelidir. Yavru köpeklerde yemek verirken, onlarla ilgilenirken, onları çağırırken vb. durumlarda tekrarlanarak köpeğin ismini öğrenmesi ve alışması sağlanır. Dikkat edilmesi gereken bir konu, bu isim seçilirken köpeğin büyüklüğü ve ırkının göz önünde bulundurulmasıdır.
Kimi köpek sahibi geleceği düşünmeden köpeğe uymayan isimler vermektedir. Bu isimler ileride çevre tarafından yadırganacağı için köpek sahibi bu ismi değiştirmek durumunda kalabilir.
7) Köpeğin Düdüğe Alıştırılması: Bu amaçla köpeğe adı öğretilirken bazen düdük kullanılır, böylece köpek düdük sesine de alıştırılmış olur.
8) Köpeğin Havlamasının Önlenmesi: Yavru köpekler anneleri ve kardeşlerinden ayrıldığında ve yeni bir yere getirildiklerinde yanlarında sürekli olarak birisine gereksinim duyarlar. Yalnız kaldıklarında ise öncelikle sızlanarak daha sonra sızlanmanın şiddetini arttırarak havlamaya başlarlar. Bunun önlenmesi için köpeklerin bulundukları yere, ya saat ya da açık bir radyo konulması iyi sonuç verebilir. Bunun yanı sıra köpeğin bulunduğu ortama bir zil konularak köpek havladığında zile basılarak havlaması engellenir. Diğer bir yöntem ise köpek havladığında köpeğin bulunduğu odanın kapısını çalmak ya da kapıya ucunda ağırlık bulunan bir ip bağlayarak ipi çekip bırakmaktır. Bu eğitim sabır gerektirir, her ağlayışında sabırsız davranarak köpeğin bulunduğu yere gidilmesi olumsuz sonuç verir.

KÖPEK EĞİTİMİ ÜZERİNE DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLAR

Köpek Eğitimi Nedir?Yanlış Cevap : Sahibi istediğinde oturmak, yatmak, kalkmak, yürümek ve beklemek.Doğru Cevap : Evet bu komular köpeğinizle anlaşma yolunda ilk adımlar olabilir ancak önemli olan gerek insan veya hayvan topluluğu içerisine çıktığında gerekse sahibiyle yalnız kaldığında kimseyi rahatsız etmemeyi öğrenmesi. Sosyal davranmayı bilmesi. Zamanla komutlara gerek duymamasıdır.
Köpeğe eğitimi kim vermelidir?Yanlış Cevap : Köpek eğitmeniDoğru Cevap : Köpeğin sahibi. Köpeklerin doğal dünyasında hayatı kendisine tanıtan, neyin doğru neyin yanlış olduğunu gösteren, hangi durumlarda ne şekilde davranması gerektiğini işaret eden bir öğretmeni vardır. Bu öğretmene Alpha Dog denir. Köpek doğası gereği, alpha köpeğine kayıtsız şartsız itaat eder. Bu nedenledir ki, köpeğin bir eğitmen tarafından eğitilmesi sonucu, köpek eğitmene tam olarak itaat edecek ama kendisini onun sahibi zanneden kişiye itaati tam olmayacaktır. Sahibinin her isteğine uymasının gerekçesini bilemeyecektir. Eğitim bedeli, köpeğiniz eğitmene tam itaat etsin diye ödenmiş olacaktır.
Köpeğe en iyi eğitim hangi ortamda verilir?Yanlış Cevap : Köpeğin kendi yaşadığı ortamda, sahibinin gözetiminde. Böylece köpekte ayrılık stresi oluşmayacak ve özlem içerisinde olmayacak.Doğru Cevap : Köpeğe doğruları gösterecek olan sahibi, sahibe doğruları gösterecek olan da eğitmendir. Önemli olan köpeği nerede eğiteceğiniz değildir. Aksine, eğitim sürecinde köpeğinizi mümkün olduğu kadar değişik ortamlara sokmalısınız. Gerçek bir uzmanın gözetiminde olan eğitim sınıflarına katılarak köpeğinizin diğer köpeklerle sosyalleşip onlarında bulunduğu bir ortamda sizi anlamasını sağlamalısınız. Unutmayınız ki köpekle yaşayacak olan sizsiniz, köpek eğitmeni değil. Köpek sahibi olduysanız onu eğitmek ve onun davranışlarının dilini öğrenmek sizin görevinizdir.
Eğitim nekadar sürer?Yanlış Cevap : temel eğitim 2-3 hafta, ileri itaat 2-3 hafta.Doğru Cevap : Köpeğin ömürü boyunca. Eğitim süreleri, sizin köpek psikolojisini ve davranış dilini öğrenmenizle doğru orantılıdır. Uzman gözetiminde köpeğinizi eğitmeyi öğrendikten sonra her değişik ortamda ve her gerek duyuşunuzda köpeğin eğitimini yenilemek veya yeni bir şey öğretmek durumunda olacaksınız.
Eğitim Adaptasyonu nedir?Yanlış Cevap : Köpeğin temel ve ileri itaat eğitimlerinin bir köpek eğitmeni tarafından verilmesi sonrası öğrendiklerini sizinle de yapması için eğitmenle birlikte çalışmanız.Doğru Cevap : Adaptasyon, en az 2-3 yaşına gelmiş ve bu süre zarfında profesyonelce eğitim görmüş köpeklerin belli bir görevi başka birisi için de icra etmesine yönelik çalışmadır. Burada köpeğin hedefi, kendisine öğretilen görevi yerine getirmektir (koruma veya engelli insanlara eşlik gibi). Oysa,daha genç olan köpeğiniz, burada bir görev değil davranış biçimi üzerine adaptasyona tabi olacaktır ki bununda tam olarak başarılı olması mümkün değildir. Burada önemli olan Alpha Dog rolü, yani sizin liderlik rolünüzdür.

WELCOME

HOŞ GELDİNİZ BU SİTEDE MİNİK KÖPEKLER HAKKINDA HER ŞEYİ ÖĞRENECEKSİNİZ.ONLARI EĞİTMENİN ÇOK KOLAY OLDUĞUNU ANLAYACAKSINIZ.KÖPEĞİ OLANLAR İÇİN OLAN BU SİTE SİZE ÇOK FAYDA SAĞLAYACAKTIR